Erdoğan ve AKP için İstanbul neden önemli?

Mustafa Kalpak

1- Osmanlı padişahı Sultan İkinci Mehmet, İstanbul için: “Ya ben İstanbul’u alırım ya İstanbul beni!” diyerek Doğu Roma İmparatorluğu’nu ortadan kaldırarak "Fatih" ünvanını aldı.

- Erdoğan: "İstanbul’u alan, Türkiye’yi alır…” diyor. Ona göre İstanbullu kaybeden Türkiyeyi de kaybetmiş olur.

- İstanbul'un (küçük Türkiye) ekonomi, iş dünyası, kültür, nüfus vb konumu itibariyle politikanın üzerindeki etkisi vardır.

-"Payitaht İstanbul" iktidarın ayağı sayılıyor. Tahtın ayakları kayarsa iktidar da kaybedilir kaygısı yaşanıyor AKP'inde.

- İstanbul, Erdoğan ve AKP için fiili bir başkentir. Geçmişte "Cihan Devleti" burdan idare edildiği için "yeni osmanlılar" İstanbul'a çok büyük önem veriyorlar. Mekke ve Küdüs'ün yanında İstanbul da islam dünyası için kutsal bir mekan haline getirilmeye çalışılıyor. 

İstanbul 23 Haziranda bir kere daha fethini ve fatihini bekliyor, anlaşılan. 

2- YSK (Yüksek Seçim Kurulu) kararı seçim hukukuna uygun mu aldı yoksa iktidarın baskılarına boyun mu eğdi?

31 mart seçimlerinde Türk siyasetin merkezi Ankara ile iş dünyası ve kültür merkezi istanbulu AKP'nin kaybetmesi, Erdoğan ve partisi için bir darbe olmuştur.  Erdoğan yenilgiyi şok içinde karşılamıştır.

YSK, iktidarın baskılara boyun eğip AKP'nin itirazı üzerine mi İstanbul’daki Büyükşehir Belediyesi seçimlerin yenilenmesine karar verdi.

Yoksa; "bir kısım sandık kurullarının, ilçe seçim kurullarınca kanuna aykırı oluşturulması ve bu hususun da seçim sonucuna müessir olması nedeniyle” seçimi yenileme kararını mı aldı?

AKP itirazında 225 sandık kurulu başkanı ile 3 bin 500 sandık kurulu üyesinin kanunun açık hükmüne rağmen kamu görevlisi olmadığı, bu sandıklarda kullanılan oyların da aradaki farkı etkiler nitelikte olduğunu söyleyerek seçime itirazı oldu ve seçimin yenilenmesini istedi.   Sonra İstanbul seçimlerinin iptali ve yenilenmesi için Yüksek Seçim Kurulu çoğunluğu karar verdi.

Yani; YSK kararını, sandık kurulu başkan ve üyelerinin kanunun açık hükmüne rağmen kamu görevlisi olmaması nedeniyle almış oldu.

Gel gelelim Erdoğan ve Binali beyler: "oylar çalındığı için bu seçime ihtiyaç duyuldu" şeklinde olayı halka aktarmaya çalıştılar?!  Yok öyle bir ittiraz bir yerden. AKP' nin ittirazında "hile yapıldı, oylar çalındı" yok. YSK da seçime hile karıştığı ya da oylar bir yerlerde çalındığı için seçimi iptal etmedi.

Muhalefet yargıya inanmıyor. Kararı alanlara, "çete" diyor.

Gerçekten de YSK kararı bir çelişkiler yumağını bıraktı arkasında. Bu konuda yapılan bazı karşı itirazlar şöyledir:

- Sandık kurulu başkanların kamu görevlisi olmamaları seçimin iptali için yeterli gerekçe görüldü. Peki bu seçimin sonucunu etkileyecek bir durum mudur?

- Bu tamamıyla seçim görevlerin ihmalkarlığı/yanlışlığı değil midir? YSK zaten bu kişiler hakında soruşturma açacağını bildirdi. Seçim geçerli sayılıp, görevliler hakkında soruşturma açılabilinirdi.

- Sandık kurullarının oluşumuna itirazları 2 Mart’ta kesin olarak karara bağlayan YSK; İstanbul kararıyla kendi onay verdiği sandık kurullarını yasadışı ilan etmedi mi?

- YSK, AKP ve MHP’nin sandık kurullarının oluşumu sırasında buna itirazda bulunmaması, sandık başında da tutanağa şerh düşmedi. Sandık kurulu başkan ve üyelerinin listesine AKP’nin herhangi bir itirazı neden olmadı o zaman?

- İstanbul’da belirlenen sandık kurulu başkan ve üyelerinin listesine YSK tarafından da onay verildi. YSK, İstanbul seçimlerini iptal etmesiyle kendi hazırlattırdığı ve onay verdiği listeyi yasadışı ilan etmedi mi?!

- YSK, zarfta bulunan 4 farklı oy pusulasından yalnızca İstanbul Belediye Başkanlığı için yapılan seçimi yasaya aykırı bularak iptal etti. YSK’nin sandık kurullarının oluşumunu yasaya aykırı bulmasına karşın, bu durumu Belediye Meclisi, İlçe Belediye Başkanlığı ile muhtarlık seçimleri için uygulamaması çelişki değil mi?

- Eski YSK Başkanı Muammer Aydın, YSK’nın kararının hukaka aykırı olduğunu söyledi.

Azgelişmiş ülkelerde çok görülen iktidarın şahsileşmesi/ şahıslanması , - Personalization of power- durumuna benzer bir süreç yaşanıyor Türkiye'de.

Bu tip ülkelerde hukuk iktidarı değil, iktidar hukuku çekip çevirir. Türkiye'de benzer bir durum var.

Erdoğan’ın seçimle iktidardan gitmeyecek bir yapı oluşturduğu görüşünde değilim. Otoriterlikten diktatörlüğe geçişe hazırlığı yaptığına inanmıyorum. Türkiye toplumu seçimsiz bir Türkiye istemez.

3- İstanbul, İstanbul sen nelere kadirsin!

31 Mart'ta sandığa giden seçmenin, kararı 23 Haziran için değişebilir mi?

Erdoğan' ın adayı 23 Haziran'da da İstanbul seçimini kazanmaz ise ne yapacak? Erdoğan, Devlet Başkanlığını hemen bırakmayabilir. Ama; 2. kez seçilmesi artık zora girer… Çünkü sırtı ikinci kez yere gelir. Kaybeden Binali değil Erdoğan olacaktır (Erdoğan siyaseti şahıslaştırmıştır). Artık iyice etkisiz bir hale gelmiş olan bir Erdoğan yaralı bir duruma düşer. Sırtını belki bir daha hiç doğrultamaz hale gelir.

Bir AKP li:  seçimi (23 Haziran) yeniden kazansak bile kimse inanmayacak. Yaşananları biz kendimize bile açıklayamıyoruz ki halka açıklayalım. 'Reis’e büyük bir tuzak kuruldu. Ne yazık ki ‘Reis’ de uyarıları dinlemedi. Tuzağa düştü. 23 Haziran’da kazansak da kaybettik!" diyor.

Yani; Binali seçimi kazansa, meşruluğu sorunlu olur.  AKP içinde bile "keşke 31 Marta ki seçime ittiraz etmeseydik. Seçim sonuçlarını kabul etseydik" diyen insanlar var. Hem de çok.
AKP'nin 31 mart seçim sonuçlarına ittirazı Erdoğana yarandığı kanısında değilim. Gelecekte Devlet Başkanlığı seçimi adaylığı riske atılmıştır.

Seçimin yenilenmesi kararı faturası AKP'ine ve Erdoğana ağır yüklenebilir. Her şeyden önce seçimin yenilenmesi kararı muhalefeti birleştirdi. Halk, aslında seçimi İmamoğlu'nun kazandığını, AKP'nin ise buna tahammül edemediğini ve haksız yere seçim sonuçlarına ittiraz ettiğini, YSK kararı ile İmamoğlunun mağdur edildiğini düşünüyor. Muhalet partilerin seçmeni gözünde imamoğlu artık bir "ulusal kahraman". Belki de illerde yapılacak Devlet Başkanı seçiminde muhalefetin Erdoğana karşı çıkaracağı rakip aday güçlü konumu ile İmamoğlu olacaktır.

Diğer bir sorun, seçimi Erdoğan'ın adayı kazanırsa CHP ne yapacak?  CHP, "bize haksızlık yapıldı" diye bir meşruiyet krizi yaratacak mıdır?

Başka ülkelerde "Renkli Devrimler'in" pek çoğu tartışmalı seçimlerin ardından muhalefetin çağrısıyla halkın sokağa dökülerek adil seçim sloganları ile patlak vermiştir. Bir çok otoriter yönetici bu şekilde istifa ettirildi ya da devrildi. CHP öyle bir durumu yaratmayı göze alır mı. O da Fatih gibi: "Ya ben İstanbul’u alırım ya İstanbul beni! diyebilecek midir.

Kavga görünürde İstanbul, özünde tüm Türkiye üzerindedir. İstanbul daki seçim geneleksel Türk siyasetinin iki damarı ya da iki bloku arasında, muhafazakar-dinci blok ile Kemalist- laik blok arasında geçiyor.  Hangi adayın seçimi kazanıp kazanmayacağı beni pek ilgilendirmiyor.