Dr. Arzu Yılmaz: ”Sandığa gidip de ‘hayır’ oyunu verecek bir kişinin olacağını düşünmüyorum”

Dr. Arzu Yılmaz: Referandum fırsat olarak değerlendirilmeli

 

Referandum kararının ‘uzlaşı sağlanmadan, bölge yönetimini parlamentosundan geçmediği, ve Kürdistan Demokrat Partisinin (KDP) dayatması’ şeklinde yapılan değerlendirmelere ilişkin sorumuza da Yılmaz, 2010 yılından beri Güney Kürdistan’da çalıştığını da hatırlattıktan sonra şu değerlendirmede bulundu: “Mevzuyu siyasi partiler arasındaki, rekabet, çatışma, uzlaşmazlıklar üzerinden değil de, her bir kişinin sandığa gidip ne oy vereceği üzerinden yorumlamak gerekirse; ben sandığa gidip de ‘hayır’ oyunu verecek bir kişinin olacağını düşünmüyorum. Zaten KDP’nin de asıl güvendiği bu. Bazı Yekiti (KBY) politikacıları ve Goran Hareketi, ilk referandum ilan edildiğinde ‘Biz hayır diyeceğiz’ dediler. Ama sonrasında fark ettiler ki, bunun kendi tabanlarında bile karşılığı yok... Sonuçta KDP’ye karşı olanların bile bağımsızlık söz konusu olduğunda zaman hayır diyeceğini düşünmüyorum. Hal böyle olunca da referandumun zamanlaması konusunda KDP ile aynı düşünmeyen partilerin de bir bakıma eli bağlandı. Ve en son gelinen aşamada da, görece bir uzlaşma sağlandı. Bu uzlaşmanın temelinde ne yatıyor: Açıklandığı üzere kasımda da başkanlık da dahil parlamento seçimi yapılacak. Öyle görünüyor ki  Mesud Barzani de yeniden başkanlığa aday olmayacak. Dolayısıyla da referandum sonrası Kürdistan siyasi denklemine ilişkin bir mutabakat sağlanmış görünüyor, ki bir bu faktör, iki tabanın nihayetinde sandığa gittiğinde elinin hayıra gitmeyeceği gerçeği, bu iki faktör üzerinden bir uzlaşmanın varolduğunu söylemek mümkün görünüyor.”

 ‘İran ve Türkiye’nin Tehditlerinin Karşiliği Yok’

Referandum tarihinin yaklaşmasıyla Kürtlerin bulunduğu Türkiye, Irak, İran ve Suriye devletlerinden özelikle Türkiye’den yapılan açıklamalara ilişkin sorumuzu da Arzu Yılmaz söyle yanıtladı: “Açıkçası her bir ülke hem bölgesel ve uluslararası alanda hem de ülke ölçeğinde çok ciddi sorunlar yaşıyor. Bölgedeki hiç bir ülkenin gelişmelerin yönünü tayin edecek bir güce sahip olmadığı açık. Öbür taraftan ise bir gerçek var ki, ortada bir Irak yok. Irak’ta 2003 yılından beri kurulan hükümetler dahi Irak halkının iradesine dayalı kurulmuyor. ABD öncülüğünde masada kuruluyor Irak hükümetleri. Bu tabloda ne Irak’ın toprak bütünlüğü ne de Türkiye ve İran gibi ülkelerin tehditlerinin bir karşılığı yok. Uluslararası  toplum açısından bölgede, istikrarın ve barışın sağlanması açısından Güney Kürdistan’ın bağımsızlığının ilanını bir şans olarak görüyorum. Neden? Çünkü, artık Kürtler halihazırdaki siyasi durumda yönetilemiyor. Bağımsız bir Kürdistan’ın ilanı, hem İran, hem Türkiye’ye bağımsız bir Güney Kürdistan’la kurdukları sağlıklı ilişkiler ölçeğinde kendi Kürtlerini yönetebilme kabiliyeti de kazandıracaktır. Eğer bunu yapmazlarsa, bu şansı da kaybederler. Bağımsız Kürdistan bugün belki ilan edilmez, yarın ilan edilir. Çok şey fark eder mi? Bu durum Kürtler açısından çok fark etmez. Ama İran ile Türkiye açısından çok şey fark eder.

Irak’la Kürtlerin kaderi de çoktan ayrılmış durumunda. Siyasilerle, sivil toplum örgütleriyle ya da akademisyenlerle kimle konuşursanız konuşun bir Kürt devletinin kurulmasının kaçınılmaz olduğunu söylüyor.”
 

Yazinin temami
https://www.evrensel.net/haber/330282/dr-arzu-yilmaz-referandum-firsat-olarak-degerlendirilmeli?utm_source=paylas

 

Ortadoğu Haberleri

İsrail, Erdoğan'ın görev süresi dolana kadar Türkiye'yle serbest ticaret anlaşması feshediliyor
Filistin tasarısı BM'de onaylandı
Şam: Türkiye güçlerini Suriye’den çekmeden ilişkileri normalleştirmek mümkün değil
İran, İsrail'e İHA'lar ve füzelerle saldırı düzenledi
Joe Biden'dan ilk açıklama: İsrail'in güvenliğine olan taahhüdümüz sarsılmaz