David S. Hischier İle İsviçre Eğitim Sistemi Üzerine

.

Çok dillilik İsviçre eğitim sisteminin temel unsurlarından biri. Örneğin, Almanca  konuşan bir çocuğun Fransızca sınıfına gitmesi oldukça yaygındır. Bazı  bölgelerde ise daha yenilikçi yaklaşımlar benimseniyor. Zuchwil’de yürütülen  “İmmersif” adlı projede öğretmen dersleri iki dilde yürütüyor.

Öğrenciler  Almanca konuşsa da öğretmen dersin büyük kısmını Fransızca anlatıyor; böylece  doğal bir dil edinimi sağlanıyor. Yani Fransızca dersi şeklinde değil, mesela  müzik veya beden eğitimi gibi dersleri Fransızca konuşan bir öğretmenle  yapıyorlar.

 Süleyman Akkuş / Eğitimci

İsviçre; kantonal idari yapısı, ekonomik refahı, kültürel çeşitliliği ve harikulade  doğasıyla peri masalı gibi bir ülke adeta. Yakın bir zamanda yolum düşünce; birden çok etnik yapının birlikte huzur içinde yaşadığı, dünyanın en gelişmiş  demokratik kültürüne sahip bu coğrafyada merak ettiğim konuların başında çok  dilli eğitim modeli geliyordu elbette. Güzel bir rastlantı sonucu konunun uzmanı  David S. Hischier ile tanışınca, merak ettiklerimi sordum. 

Eğitim bilimci Hischier; eğitim felsefesi ve eğitim bilimleri alanına uzunca bir  süredir dersler vermekte, akademik çalışmalara imza atmakta ve danışmanlık  yapmaktadır. Kendisiyle İsviçre’deki eğitim yapısını, çoğulcu ve çokdilli eğitim  modelini, okullardaki uygulamaları, anadili ve eğitim-dil ilişkisinin pedagojik  yararlarını konuştuk. Röportajı sorularımızı Almanca cevaplandıran Hischier’in  konuşmalarını Türkçe’ye çeviren Emine Torun CEREN’e teşekkürü borç bilirim. 

Sizi kısaca tanıyabilir miyiz? 

Ben David Hischier. Eğitim bilimleri alanında lisansımı Basel Üniversitesi’nde  tamamladım. Şu anda Zürih Üniversitesi’nde eğitim felsefesi ve eğitim bilimleri  üzerine doktora çalışmamı sürdürüyorum. Aynı zamanda, Uygulamalı Bilimler  İşletme Fakültesi’nde öğretim üyelerine didaktik konularda danışmanlık  veriyorum. Daha önce Valais Kantonu Öğretmen Eğitimi Yüksekokulu’nda  eğitim bilimleri dersleri verdim. İsviçre’nin farklı bölgelerinde öğretmen eğitimi,  müfredat geliştirme ve çok dilli eğitim üzerine çalışmalarda bulundum; çeşitli  akademik yayınlarda makalelerim yer aldı. 

İsviçre’de eğitim sistemi nasıl yapılandırılmıştır? 

İsviçre federal bir yapıya sahip küçük bir ülke. 26 kanton ve 4 ulusal dili  (Almanca, Fransızca, İtalyanca, Romanşça) olan bu ülkede eğitim sistemi de  oldukça yerel olarak yapılandırılmıştır. Temel eğitimden sorumlu olan kantonlar,  kendi müfredatlarını ve uygulama biçimlerini kendileri belirleyebiliyor.

Ortak bir zemin oluşturmak amacıyla 2000’li yıllarda HarmoS Konkordatosu  yürürlüğe girdi. Bu anlaşma sayesinde anaokulundan 9. sınıfa kadar olan zorunlu  eğitim süresi, hedefleri ve yapısı kantonlar arasında uyumlu hale getirildi. Ancak  uygulamada hâlâ kantonlar kendi öğretim programlarını, ders materyallerini, tatil  takvimlerini ve ders saatlerini belirlemekte özgürler. 

HarmoS Konkordatosu hakkında biraz daha detay verebilir misiniz? 

HarmoS, eğitim sistemine bir çerçeve sunar ama kantonlara esneklik tanır.  Öğretim programlarının içeriği, ders kitapları, dil eğitiminin yapısı gibi pek çok  unsur kantonların inisiyatifindedir. Bu, özellikle kültürel ve dilsel çeşitliliği olan  bir ülke için oldukça avantaj sağlıyor. Örneğin, Valais, Fribourg ya da  Graubünden gibi çok dilli kantonlar kendi bölgesel ihtiyaçlarına göre eğitim  modelleri geliştirebiliyorlar. 

Dil eğitimi İsviçre’de nasıl şekilleniyor? 

Dil eğitimi kanton düzeyinde organize edilir. İsviçre’de genel prensip şudur:  öğrenciler ilkokulda iki yabancı dil öğrenirler; bunlardan biri ulusal dil, diğeri ise  İngilizcedir. Ancak hangi dilin önce öğretileceği kantonun konumuna, kültürel  yapısına ve komşu kantonlara göre değişir. Örneğin, Fransızca konuşulan bir  kantonda Almanca’ya öncelik verilirken, Almanca kantonlarında Fransızca önce  gelebilir. 

Valais’te büyümüş biri olarak bizim için üçüncü sınıfta ilk yabancı dil  Fransızcaydı, onu İngilizce takip ederdi. Graubünden gibi Romanşça’nın  konuşulduğu yerlerde ise farklı opsiyonlar sunulur; örneğin öğrenciler ortaokulda  Fransızca ya da Romanşça arasında seçim yapabilir. 

Çok dilli bir ülkede çok dilli eğitimi nasıl başarıyorsunuz? 

Çok dillilik İsviçre eğitim sisteminin temel unsurlarından biri. Örneğin, Almanca  konuşan bir çocuğun Fransızca sınıfına gitmesi oldukça yaygındır. Bazı  bölgelerde ise daha yenilikçi yaklaşımlar benimseniyor. Zuchwil’de yürütülen  “İmmersif” adlı projede öğretmen dersleri iki dilde yürütüyor. Öğrenciler  Almanca konuşsa da öğretmen dersin büyük kısmını Fransızca anlatıyor; böylece  doğal bir dil edinimi sağlanıyor. Yani Fransızca dersi şeklinde değil, mesela  müzik veya beden eğitimi gibi dersleri Fransızca konuşan bir öğretmenle  yapıyorlar. Öğretmen her iki dili bildiği için, gerekirse önce Fransızca ya da beden  diliyle anlatıyor. Çocuklar anlamazsa Almanca açıklıyor. 

Son yıllarda “çok dilli didaktik” anlayışı gelişti. Sadece yabancı dil derslerinde  değil, anadil derslerinde de çocukların çok dilli geçmişlerine yer veriliyor. “Sizin  dilinizde bu nasıl söyleniyor?” gibi sorularla öğrencilerin dilsel farkındalıkları  artırılıyor. Dil ve kültür de artık müfredata dahil. Çocukların kendi dil geçmişleri  daha çok dikkate alınıyor. Örneğin, sıkça “Sırpçada elma nasıl söylenir? Siz nasıl  söylüyorsunuz? Benzerlik var mı?” gibi oyunlar oynanıyor. Çocuklar kendi  dillerinden daha fazla katkıda bulunabiliyor. Bu sadece yabancı dil derslerinde  değil, dilin genel olarak ele alındığı Almanca derslerinde de geçerli. Çocukların  daha çok konuşup anlatması, kendi deneyimlerini paylaşması isteniyor. 

Peki ana dilin önemi nedir? Evde konuşulan dil bu süreçte nasıl bir rol  oynuyor? 

Araştırmalar net. Çocukların ana dillerine hâkim olmaları, diğer dilleri  öğrenmelerini kolaylaştırıyor. Bu nedenle ailelere çocuklarıyla kendi ana dillerini  konuşmaları tavsiye ediliyor. Yani çocuk okula başladı diye ana dili  bırakılmamalı, evde yine o dil konuşulmalı. Bu, çocuğun dilsel becerilerini kaybetmemesi açısından önemli. Artı, okulda bu diğer dünya dillerini görüyorlar:  sınıfta ne var, kim ne konuşuyor, benzerlikler neler? Bu da çocukların  düşünmesini sağlıyor. Temelde, çocuklar dil kodları arasında çok hızlı geçiş  yapabiliyorlar, yani bir dilden diğerine sıçrayabiliyorlar ve bu onları hiç  zorlamıyor. Aksine, günlük hayatta çok dilli olmak bilişsel olarak da fayda  sağlıyor, bağlantı kurmalarına yardımcı oluyor ve dil ötesinde de katkı sunuyor.  Eğer çocukların evde iki dili de az çok bildikleri bir ortam varsa, yani her iki dile  de maruz kalıyorlarsa, biri daha iyi seviyede diğeri daha kötü olsa bile, bu modeli  kesinlikle erken yaştan itibaren tavsiye ederim. 

Bu, bir ders sırasında dillerin değişebileceği anlamına gelir; örneğin birkaç cümle  Kürtçe, birkaç cümle Türkçe. Veya şöyle: “Bugün X öğretmeniyle Türkçe  dersimiz var, sonra Kürtçe dersimiz olacak.” Bu ideal bir durum olurdu. İsviçre’de  bazı iki dilli şehirlerde bu şekilde uygulanıyor. Ben önce çocukların ikinci dilde  çok iyi olmadığını varsaydım. Valais’te ben de ilkokulda Fransızca  konuşamıyordum. Altyapısı olması gerekiyor. Ama eğer çocuklar her iki dili de  (örneğin Türkçe ve Kürtçe) az çok biliyorsa, o zaman bu diller gündelik yaşamda  erken yaştan itibaren birlikte öğretilmeli. 

İsviçre’deki pek çok araştırmacı bu görüşü destekliyor. Okullar da bu çok dilli  geçmişi dikkate alıyor. “Ana Dil ve Kültür” (HSK) dersi gibi seçeneklerle  çocukların kendi dilini unutması değil, geliştirmesi hedefleniyor. Ayrıca “İkinci  Dil Olarak Almanca” (DaZ) gibi programlarla Almanca öğrenen göçmen  çocuklara okul saatleri içinde destek sağlanıyor. 

Ne tür yöntemler veya uygulamalar sözkonusu? Bize bunu somutlaştırarak  anlatır mısınız? 

Dil sadece sınıf içinde değil, sosyal etkileşim içinde öğreniliyor. Bu yüzden  “mektup arkadaşı”, “video konferans”, “okul değişimi” gibi etkinlikler yaygın.  “Merhaba, benim adım…, hobilerim…” gibi kalıplar hazırlanıyor. Örneğin  Sierre’deki bir okul, bir hafta başka kantondaki bir okula gider; öğrenciler hem  dili hem kültürü tanır. Bu deneyimler çocuklara dil öğrenmenin somut ve  eğlenceli bir yönü olduğunu gösteriyor. 

Bu tür projeler Movetia gibi devlet destekli kurumlarca finanse ediliyor. Artık bu  değişimler bireysel değil, tüm sınıf düzeyinde planlanıyor ve sistematik hale  getiriliyor. 

İki dilli eğitim ortaöğretimde nasıl sağlanıyor? 

Gerçek anlamda iki dillilik çoğunlukla ortaokul sonrası dönemde başlıyor.  Örneğin, bir öğrenci Almanca konuşulan Brig’den Fransızca konuşulan Sion’a  gidip bir yıl boyunca orada eğitim alabiliyor. Tüm derslere Fransızca katılıyor  ama Fransızca’dan not almıyor. Bu süreçte öğrencinin ders dışı destek alması da  sağlanıyor. 

Bazı şehirlerde (örneğin Biel veya Siders) yedinci sınıftan itibaren derslerin  bazıları Almanca, bazıları Fransızca olarak veriliyor. Bu model öğrencilerin her  iki dili de etkin kullanmalarını sağlıyor. 

Bu eğitim modeli Avrupa’da başka nerelerde görülüyor? 

İsviçre gibi küçük bir coğrafyada dört resmi dilin bir arada yürütüldüğü sistem  oldukça nadir. Ancak merkeziyetçi olmayan yapılar başka ülkelerde de var.  Örneğin Belçika’da üç ayrı dil bölgesi için üç farklı eğitim sistemi mevcut.  Fransızca, Almanca ve Flemenkçe olmak üzere üç dil bölgesi için üç özerk eğitim  bakanlığı vardır. İngiltere, Galler, İskoçya ve Kuzey İrlanda’nın da kendi özerk  sistemleri bulunuyor. Finlandiya’da ise İsveççe ikinci resmi dildir ve Lapland’daki  Sami dili konuşan belediyeler de Sami dilinde eğitim düzenlemektedir. İsveççe konuşan azınlıklar ve Lapland Sami halkı için özel dil politikaları uygulanıyor. Almanya, çok dillilik açısından bahsedilmeyecek bir ülke olsa da (resmi dil  Almancadır), federalizm nedeniyle eğitim yetkisi, kendi kültür bakanlıklarına ve  müfredatları olan federal eyaletlere aittir. Bunlar sadece birkaç örnek.  

Balkan ülkeleri gibi, etnik ve dilsel heterojenliğe uygun olarak dersleri  düzenleyen daha birçok örnek sayılabilir. 

Son olarak bir uzman gözüyle çok dilli eğitimin pedagojik faydalarından söz  edebilir misiniz? 

Çocuklar erken yaşta farklı dil kodları arasında geçiş yapabiliyor. Bu, sadece  dilsel değil, bilişsel esneklik de sağlıyor. Farklı diller arasında bağlantı kurmak,  düşünme becerilerini geliştiriyor. Dil üzerinden dünyayı tanıma becerisi  kazandırıyor. Dolayısıyla çok dilli eğitim, pedagojik açıdan sadece dil öğretmekle  kalmıyor, aynı zamanda daha açık fikirli bireyler yetişmesini de sağlıyor. 

Not: Arzu edenler David S. Hischier’in röportajda geçen kimi teknik kavramlar  ile ilgili sunduğu şu dipnotlara ve linklere bakabilir: 

  1. HarmoS Konkordatosu: HarmoS (2007), İsviçre’deki zorunlu eğitimin  kantonlar arası uyumunu sağlamak amacıyla oluşturulmuş bir anlaşmadır.  Daha fazla bilgi için: https://www.edk.ch 
  2. Çokdilli Didaktik: Bkz. Le Pape Racine, C. & Hutterli, A. (2012).  Mehrsprachige Didaktik: Sprachenvielfalt im Klassenzimmer nutzen. hep  verlag. 
  3. İmmersif Öğretim: Zuchwil örneği için bkz: Moser, H. (2019). Immersion  in der Volksschule: Erfahrungen und Perspektiven. Zeitschrift für  Interkulturellen Fremdsprachenunterricht. 
  4. İkinci Dil Olarak Almanca (DaZ): DaZ öğretim modeliyle ilgili bilgilere  İsviçre Kanton Eğitim Direktörleri Konferansı (EDK) web sitesinden  ulaşılabilir. 
  5. Anadil ve Kültür (HSK) Dersleri: HSK dersi, göçmen geçmişi olan  çocukların anadilini koruma ve geliştirme amacıyla birçok konsolosluk ve  tanınmış kuruluş tarafından verilmektedir. 
  6. Movetia – Değişim ve Hareketlilik: Movetia, İsviçre eğitim sisteminde  değişim ve hareketliliği destekleyen ulusal ajanstır. Farklı dil bölgelerinde  okul projelerini teşvik eder. https://www.movetia.ch
  7. Çokdillilik ve Bilişsel Gelişim: Bkz. Cummins, J. (2000). Language,  Power and Pedagogy: Bilingual Children in the Crossfire. Multilingual  Matters. 
  8. Karşılaştırmalı Eğitim Sistemleri: Belçika, Birleşik Krallık ve  Finlandiya eğitim sistemleri için bkz: Eurydice – Avrupa Eğitim Bilgi Ağı.  https://eurydice.eacea.ec.europa.eu

Kurdistan Haberleri

Kürtler dahil Suriye’deki bileşenler, BM heyetiyle bir araya geldi
Rusya'dan Merz'e alaycı yanıt: Siz oyunda değilsiniz
11. Yargı Paketi Adalet Komisyonu'nda kabul edildi
Lacan'daki olaylarda yaralanan Peşmerge yaşamını yitirdi
Yunanistan'dan Ege adalarına 'İsrail Kalkanı'