Bindiği Dalı Kesmek ya da Sur’da Savaş……

Nurullah Timur

7 Haziran seçimleri devletin siyaseten coğrafyadan tasfiyesi  için tarihsel bir başlangıç, bir mesaj oluştur. Kürt halkı %85 oranında seçimlere katılarak oyunu kullanmıştı. O seçimlerdeki ana mesajlardan biri Kürtlerin vicdani bir tepki göstermiş olmalarıydı. Kürt halkı,  herşeye rağmen HDP ye,''ben demokratik mücadelede varım gelip oyumu kullanıyorum. Ve oyumu senden yana kullanıyorum’’ diyordu.  Ve devamla  ''alın size 80 milletvekili,  102 adet belediye,  gidin  Kürt sorununu siyaseten çözün'' mesajını veriyordu.

Hemen seçim akşamı AKP yeniden seçim dedi, MHP  yeniden seçim dedi. Belli ki karar verilmişti . Devlet partilerinin coğrafyada aldıkları tepki, kabullenilemiyordu. Çünkü daha önceki seçimlerde CHP ve MHP bu coğrafyada hüsrana uğramıştı, bu defada AKP. Bu nedenle hemen seçim akşamı erken seçim diyordu.  Hem de bir MHP /AKP koalisyonu mümkünken ve her iki siyasi parti tabanları bunu isterken,  Bahçeli  yolu kapatıyordu  randevu bile vermiyordu. Yeniden seçimi zorluyordu,

Peki CHP ne yapıyordu? Koalisyon için bütün kapılarını açıyordu . İstanbul sermayesinin bütün desteğini  arkasına almıştı. Ama bu defa AKP yanaşmıyordu. Formalite düzyinde CHP ile görüşmeler yürütüyordu ve sonunda yeniden seçim kararı alındı. Ardından çatışmalar başladı ve belki cumhurriyet tarihinin en kanlı seçimine tanık olundu. Milliyetçi duygular okşandı ve MHP nin  gücünü de arkasına  alan AKP,  seçimlerden bu defa tek başına hükümet kuracak  bir güce ulaştı.

Şimdi belki şu soru akla gelebilir: Neden bir AKP /MHP koalisyonu gerçekleşmedi? Çünkü Devlet aklı, olası bir AKP-MHP koalisyonunda AKP’nin coğrafyadan tamamen biteceğini gördü.  AKP’ye  oy verenler,  MHP ile kooalisyonundan dolayı AKP oy vermeyeceklerdi . Belki de AKP’ye oy verme nedenleri ortadan kalkacaktı. Bu da coğrayada  siyaseten  tamamen silinmeye yol açabilirdi.

Sonuç alınmıştı. Artık yapılması gereken devlet partilerini yeniden coğrafyada tesis etmekti.Bunun için çatışmalar yoğunlaştırıldı . Nerede ? Oy deposu olan kentlerde.  Kırsaldaki çatışmalar durduruldu. Kent savaşı ,hendek, barikat savaşı başlatıldı.Halkla siyasetçinin arasına silahlı güçler girdi ve  halk siyasetten uzaklaştırıldı. Ve sadece hendek olan yerlere saldırıldı. Mesala Sur’da çatışma devam ediyorken, Amed’de,  Ofis ve  Dicle Kent’te  hayat normaldi. Devlet dünyaya  ‘’kendimi koruma refleksi gösteriyorum’’  mesajı veriyordu. Ve hukuk dişina çıkışını hendek olmayan yerlere saldırmayarak meşrulaştırmaya çalışıyordu.

Sonuçta halkın mesajını yanlış yorumlayanlar  halka savaşı dayatırken,  anti demokratik yüzünü de açığa çıkarıyordu.  Kendi kararını halka dayatıyordu. Halk da kendi kararı olmadığı için catışma bölgelerinden hızla uzaklaşıyordu. Artık insansız mahalleler, insansız şehirler,  göçler;  ekonomisi yerle bir olmuş coğrafyada halk yeniden yaralarını sarma çabalıyor ...