Yusuf Kaynak yazdı: Kürdlerin asimilasyonu ve asimilasyon süreçleri

Yusuf Kaynak yazdı: Kürdlerin asimilasyonu ve asimilasyon süreçleri

Atatürk Anadolu ve Mezopotamya halklarından Türk devletini ulusunu oluşturdu, fakat kendine güvenleri yoktu, başladılar vicdansızca Kürdleri tarihten silmeye, Kürdistanı inkar etmeye, sonra da yasalarla Kürdçeyi yasakladılar.

A+A-

Asimilasyon fiziksel bir jenosid değildir, fakat neticeleri fiziksel jenosidten daha yıkıcı ve etkilidir, çünkü amaç bir halkı ortadan kaldırmaktır. Bir milletin asimilasyonu demek onu dili ve kültürü ile yok etmektir. Asimilasyon dünyada zorbalıkla başarılmamış, ama kuzey Kürdistan'da kanunlarla ve anayasayla bir nevi kültürel jenosid olarak yürütülmektedir. Kürdler soyu ile dili ile Türk halkından ayrıdır. Onun için ilk önce Kürdçeyi yok etmek istediler. Sömürgeci devletler neler yapmışlarsa Türkiye onlardan fazlasını yaptı. Kürdlerin asimilasyonu Kürdlerin iradesi ile olmadı. Asimilasyon farklı iki dil ve kültür arasında olur. Türkiye Kürdlere fırsat eşitliği tanımadı Kürdler de bir ulus gibi  dilleri ile yaşasın. Çünkü Türkiye Kürdlerin ülkesinde Kürdlere karşıydı, Kürdçe o ülkenin esas dili idi. Türkçe ve Türk kültürü Kürdlerin ülkesinde üstün değildi Fransızca ve İngilizce gibi Kürdlerce kolay kabul edilsin. Onlar doğrudan doğruya Kürdçeyi ve Kürdistanı Kürdlerin idealinde boğmak ve onun yerine Türk dilini ve kültürünü empoze etmek istediler. Konuyu amacından saptırmamak için asimilasyonu dil ile sınırlamak, dahası asimilasyon bilim alanında değişik anlamlara da geliyor.            

 

Asimilasyon kavramı bir çok bilim alanında kullanılıyor; bir kültür asimilasyonunda, biyo-kimyada, psikoloji geliştirme de, bir dil de yani dil bilgisin de, görsel renkler de, iki benzemez arasında, bir ulusal azınlığın büyük ulusla zorla bütünleştirme yani büyük devlete entegre etme, kendi kültürünü terk etme, başka kültüre adapte etmede; asimilasyon sözcüğü sosyoloji de birlikte birleşme süreci anlamına da geliyor; veya bir halkın bireyi bir azınlığın bireyi, bir göçmen gurubun bireyi bu sürece girdiğinde azınlıkta olan bu büyük işgalci güç tarafından yutulur. Örnek: yutulacak bu azınlık yani etnik grup bazı kendine mahsus belli özelliklerini yani giyim kuşam, dil veya lehçe gibi hususları ile birlikte ilişki ve iletişim de olduğu egemen kültür içinde eninde sonunda erir yok olur. Azınlığı tehdit eden esas tehlike budur ve başka yabancı ülkelerde göçmen olarak yaşayanları da bu tehlike bekliyor.

   

Asimilasyon ve göçmenlik sorunu: göç ve göçmenlik kontekstini 'bütünü ile asimilasyon' ve 'kısmi asimilasyon'dan ayrı tutulmalı. En başta asimilasyon derinliğine beden de ve ruhta yer ediniyor, dışarıdaki (derinin rengi istisnadır) farklılıkları ortadan kaldırmaya bakıyor. Kısmen veya tamamen asimile olan artık göçmen oldukları ülkenin dilini evde konuşulan dil olarak görüyor ve de geldikleri ülkenin dilini, kökenleri ile oraya ait olduklarını yani artık anne ve babalarının dilini konuşamıyor; giysileri giymiyor ve yeme ve içme adetleri ile birlikte değişime uğruyor ve asimile oluyorlar. Bu doğal denilen asimilasyon sürecidir. Tamamı ile veya kısmi asimilasyon ile göçmenler, ondan sonraki göçmen nesiller büyük oranda belli bir yere kadar geldikleri ülkenin kültürünü korurlar hem de göçmen oldukları ülkenin diline de hakim olurlar ve olgunlaşmış insanlar gibi hareket ederler ve yaşadıkları ülkenin geçerli kanunları ve nizamları yerliler kadar bilirler ve yasalarına saygı duyarlar.

 

Bir dilin ve kültürün asimilasyon süreci; örnek: başta orijinal olarak ne dili İngilizce yani başta ne İngiliz ülkesidir ne de İngilizce konuşan bölgelerdir, kendilerini değiştirmiş İngilizceye geçmişler. İyi bir örnek olarak İrlanda gösterilebilinir, belki bazı yönleriyle Büyük Britanya Scotland ve Waller  örnek verilebilir. Bazı bilimlerde sözcük ve terimler yeterli olmayınca o zaman sistematik olarak İngilizce sözcükler alınıyor. Astronomi biliminde, teknikte, bilişim ve enformasyonda, işletme ve spor gibi alanlarda. Yukarıdaki örnekten başka varyantlar da dış ilişkiler iletişiminde, İskandinavya, Hollanda ve Slovenya gibi ülkeler İngilizceyi ikinci dil olarak kullanıyorlar. İngilizce bir Avrupa dili olarak Güney Afrika da konuşuluyor. Orada yönetim ve eğitim dili yine İngilizcedir, yerel dillerde öğretiliyor. Anadil olarak Kanada, Avustralya, Yeni Zelanda ve Afrika’nın bazı ülkelerini bu süreçlerin dışında tutuyoruz. Çünkü o ülkeler kuruluş itibari ile İngiliz, Fransız ve İspanyol  dilleri ile kurulmuşlar bir nevi gönüllü asimile olmuşlar veya Avrupa’dan gidenler kendilerini onlara zorla yada gönüllü olarak kabul ettirmişler. Konumuz asimilasyon ve de Türkiye'deki yasaklar ile ilgilidir.

 

Kürdlerin asimilasyonu esasen Osmanlıların sonu ile başlar, birinci dünya savaşından sonra Kürdler Kürd olmayan dört devletin yönetimine terk edildiler. Türkiye kurulduğunda Türkçe konuşan halk nüfusun yüzde ellisinden azdı. Kemalistler biliyordu Osmanlı mirasından birleşik bir dil ve ulus çıkmaz. Atatürk Anadolu ve Mezopotamya halklarından Türk devletini ulusunu oluşturdu, fakat kendine güvenleri yoktu, başladılar vicdansızca Kürdleri tarihten silmeye, Kürdistanı inkar etmeye, sonra da yasalarla Kürdçeyi yasakladılar. Bu son yıllara kadar Kürdler ve Kürdçe inkar ediliyordu; Kürd dili yoktur, birkaç Farsça, Türkçe, Arapça kelimedir, gelişmiş bir medeniyet dili olmadığı için onunla yazılmaz, okunmaz ve okula gidip öğrenilmez denildi. Kürdçenin inkarı için üniversitelerde proflar ders veriyor, tez yazıyorlardı. Kürdçe bilmedikleri halde Kurdlerle ilgi tez yazıyorlar, tezleri de Kürdler aslen dağlı Türklerdir, Orta Asya'dan gelen bir Türk kavmidir, Kürd kelimesi kart-kurtan türediğini iddia ettiler. Doksan yıl boyunca Kürdçeyi inkar et, ilkel bir dil olduğunu söyle, bugün de TC devleti TRT-6 TV kanalını açtı hem de 24 saat anlaşılmaz dedikleri dilde Kürdçe yayın yapıyorlar.         

2-004.png

Türk siyasetçi ve akademisyenleri yalan söylüyorlar; Kürdleri asimile etmediklerini söylüyorlar: peki siz ne yapmışsınız? Kürd çocukları için kaç kreş, kaç Kürdçe okul, kaç gazete-dergi ve Kürdçe radyo-TV, kütüphane, ve müze evi açtınız, Türkiye'deki Kürdlerin nüfus istatistikleri nerede!? Bir tek numune gösteremezler, Kürdleri asimile etmemişsiniz, o zaman şuan Kürd çocukları hangi dil konuşuyor ve eğitim görüyor. Binlerce Türkçe okul ve bir o kadar da üniversiteniz var. 20 milyon Kürd Türkiye'de yaşıyor ve Türk vatandaşıdır bunların anadillerinde neyi var!?, peki nerede Kürdçe öğrenecekler!. Türk yöneticilerin yüzleri de kızarmıyor Kürdleri asimile etmedik diyorlar, bu gün 25 milyon Kürdün yarısı Kürdçe bilmiyor asimile olmuşlar, bu Türkiye’nin bir gerçeği, sebep nedir, yeter ki Kürdler uluslaşmasın bir kimlik sahibi olmasın, onun için de bütün insan hakları Kürdlere yasaklanmış. Neden Kürdçe bugün medeni dünya dillerin seviyesinde değildir, neden Kürdlere eşit vatandaş imkanı tanınmadı, kendi ülkelerinde kendi dilleri Kürdçe ile eğitim görsünler ve Kürdçe de dünya dilleri arasına girsin, yönetim dili olsun, günlük yaşam da alış-verişte ve iletişimde eşit dil olsun.

     

Türkler kendileri İngilizce ve Fransızca gibi zengin bir dile sahip değiller. Türkler daha yeni dilleri ve alfabeyi öğreniyorlardı. Kürdçeye el atarak onu da yok olma sürecine tabi tuttular. Kürdleri yeni ulusun içinde eritmekti. Asimilasyon bir süreçtir, projedir; zamanla zengin dil ve kültür süreç içinde bölgesel ve yerel dil ki gelişme fırsatı bulmamış dili zapt eder onun yerine geçer; bölge halkın ve o ülke rızası olmasa da, zorunluluktan bu yıkıcı sürecin etkisine girecektir. Bu süreç bazen zorla değil bazen de doğal bir süreç de işler. Türkiye de Kürdlere karşı böyle bir süreç olmadı ve halen de yoktur; Kürdçe son yıllara kadar yasaktı ve halen de resmi olarak tanınmıyor, sadece mahalli bir dil olarak tanınıyor, o da resmi adı ile niteleyerek değil, o da kendi başına Kürdçe için bir hakarettir. Kürdü Kürdçeden varlığından utanır hale getirdiler. Kürdçe ile tahsil olmaz, o zaman Kürdçe ile ne yapacaksın!? Kürdçe bilmekle hangi işi bulabilirsin hangi mesleği elde edersin? Kürdçe öğrenme akılsızların işidir dediler. Cami imamlarına da Kürdçeyi yasakladılar, şuan Müslüman Kürdler eski Kürd medreselerinden utanır hale getirdiler kimse diyemiyor medreseye gidiyoruz, ama kuran kursa gidiyorlar, bu devlet siyasetidir bilinçli yürütülüyor ve derince hesaplar ve ilerisini gören bi proje idi.   

 

Devlet doksan yılda Kürdçeyi boğmuş; Kürd - Kürdistanı beyinlerden silmiş, asimile etmiş ve halk nostalji takılır halde birbiriyle sohbet ederken benimde annem-babam bir zaman Kürdçe bilirmiş, bu büyük zülümdür. Bunların hepsi Türkiye’nin asimilasyon projesinin başarısını gösteriyor. Bugün Kürdler oto-asimilasyon da bilerek asimilasyona uğrama ve yoluna girmedir, büyük tehlike budur ve Kürd insanı artık gönüllü olarak Türkçeye asimile oluyor sebep te güzel bir meslek ve yüksek bir makam/kariyer ve konforlu bir yaşamı kendilerine amaç edinmişler, işte oto-asmilasiyon da budur. Bu oto asimilasyondan dönüş mümkün değil, çünkü gönüllü kendini değiştiriyor hakim bir dile ve kültüre geçiyor. Ondan sonra özünü yitirmiş egemen ulusun neferi olarak hayatına devam edecektir.   

Asimilasyon ve entegrasyon zorlayıcı yöntemler değildir, asimilasyon bugün Avrupa’da yaşayan göçmen Türkler ve Kürdler için toplumsal sorundur. Avrupa’ya giden göçmen işçiler toplumsal sorunları da beraberinde götürdüler. Kürdçe dahil Avrupa da yasak bir dil yok, fakat onlara da fazla bir imkan tanınmamış onlarda anadillerinde eğitim görsünler. 60 yıldır yabancı işçi olarak geçici bir süre için Avrupa’ya gelip yerleşmişler, artık geride dönemiyorlar, bir kaç nesildir Avrupa da yaşıyorlar ve Avrupa vatandaşı olmuşlar. Avrupa’da ana dilde dersler serbesttir ve bazı ülkelerde okulları ve akademik kurum ve kuruluşları da var. Onların üzerinde bir baskı veya küçük görme yoktur, onların kendi anadillerinde çocuk isimleri hiç bir ülkede red edilmemiş ve yasak edilmemiş, bilgilendirme için ana dillerde bu son zamanlara kadar birçok Avrupa ülkesinde göçmenler için televizyon ve radyo programlar yapılıyordu, göçmenlerin dillerinde her çeşit dergi ve gazete yayınlanıyordu. Üstelik bu dijital ve uydu satalitler çağında yasaklamak hiç mümkün değildir. Keşke bugüne kadar Avrupa’nın yabancılara verdiği hakları Türkiye de Kürdlere verseydi. Bu haklar için binlerce Kürd cezaevlerine girmiş ve öldürülmüş. Bu ayıp Türkiye de halen devam ediyor ve üstelik Türkiye Almanlara Türkleri asimile ettiğini bunun insanlık suçu olduğunu söylüyor; biz de diyoruz ki önce kendi evinin içini düzelt, dediğiniz iki yüzlülüktür, etik değildir, kendileri Kürdçeyi sadece evde konuşmaya mahkum etmiş.   

 

Avrupa uydu ve kablo yayınlarında Türkçe ve diğer dillerde serbest yayın yapılıyor ve ofisleri açık. İnsan nasıl olur Avrupa’da yaşayan Türkler ve Araplar için asimilasyondan bahsedebilir. Avrupa’daki Türklerin asimilasyon süreci belki yüz yıl sürer, o da mümkün değil, çünkü din bırakmaz Hıristiyan toplumun içinde öyle kolay asimile olsun; Avrupa’nın her köşesinde ve şehrinde bir minare yükseliyor, cemaatler bırakmaz Türkler Avrupa’da asimile olsun, tabi Kürdler ve Araplar için de din ayni görevi icra ediyor, belki Türkler menfaatleri gereği entegre olabilirler o da iyi güzel çabalarla Avrupa dillerini öğrenmek, iş bulmak ve buradaki yaşantılarını iyileştirmektir. Zaten Türkler Asya’dan birkaç kabile ile geldiler ve bin yıl oldu asimile olmadılar. Osmanlıca denilen Farsça, Arapça, Türkçe ve diğer dillerden melez bir dil yarattılar. Acaba bu sefer Avrupa’da Anadolu’daki kadar dirayetli olabilecekler mi?.   

 

Bir anekdot: Bir zamanlar Türk gazeteciler Bekaa yolunu Mekke yoluna çevirdiler. PKK lideri orada yaşıyordu. Ne kadar aklımda kaldı bilmiyorum, birgün bir Türk gazeteci ağzı açık soruyor: Abdullah Öcalan Türkçe diksiyon kursuna gidiyor güzel Türkçe konuşmak için. Bu haber 20-25 yıl önceki bir haberdir, ne yazık ki hala aktüeldir. Bizzat kendim Kürdçe aksanla Türkçe konuştuğumdan Türk doktor nerelisin dedi!?. Türkler öyle bir fikre sahipler ki Kürdler bir an önce kendi dillerini unutsun, Türk olsun, yok olsunlar!; istemiyorlar Kürdler kendi aksanları ile bile konuşsunlar!, onları Kürdçe konuşma rahatsız ediyor. Türkler Orta Doğu da Kürdlersiz birşey değiller, etraftaki kapılar kapanmış kiliti Kürdlerin elinde ve her zamanda kapıları Kürdler açmış. Bu da tarihin bir cilvesidir, ne yazik ki!.

 

10-08-2020, Lahey/ Yusuf Kaynak

 

 

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.