Yusuf Kaynak: Konya'daki Kürdlere ne yapılmak isteniyor?

Yusuf Kaynak: Konya'daki Kürdlere ne yapılmak isteniyor?

.

A+A-

Yusuf Kaynak

Konya'da yüzbinlerce Kürd yaşıyor, merkez hariç Cihanbeyli, Yunak ve Kulu gibi ilçelerin yarısından fazlası Kürd, bunlara bağlı köyler de beldeler de çoğunluk Kürd, asimile de olmamışlar.  

Çok önceden böyle bir yazı ile Konya'daki doğrusu İç Anadoluda ki Kürdlerin geleceklerine dair kendilerini bekleyen tehlikelere dikkatleri çekmiştim. Şu konulara dikkat çekmiştim. Bir: Kürdler köyden şehre iniyor ve şehre daim yerleşmeye çalışıyorlar, geride bir köy kültürü bırakıp geliyorlar. Onların uyum sorunları olacağını hep beraber göreceğiz demiştim. Bu uyum sorunu öyle kazasız belasız atlatılacak sorun değil; çünkü bunun örneklerini yüzyıllar önce Amerika'da, Kanada'da, Avustralya'da ve Batı Avrupa'da hatta Sosyalist Avrupa'da bile entegrasyonları sancısız geçmedi ve gönüllü uyum sağlanmamıştır, sorunun içinde birde etnik-dini motifler var ise çözümü de ve uyumu da öyle kolay olmayacaktır, buraya siyah Afrika kıtasının ülkelerinin ve etnik gruplarının kendi aralarındaki uyum sorunlarından söz etmiyorum, Afrika sorunları aktüel olduğu için yazının dışında tuttum.

İki: konu etnik safhaya sıçrarsa mesele Yugoslavya, Bosnalaşır kimse de içinden çıkamaz, dileğimiz o duruma gelmesin. Şimdi nerden bu konuya geldik. Son yıllarda Konya tetiktedir, bu şehirleşmenin getirdiği sosyal sorunlarla beraber her ne kadar sosyal içerikleri olsa da temelinde etnik ayrımcılıkta var, Konya'da yüzyıllardır yaşayan Kürdler bu tür çekişmeleri kendi tecrübelerinden biliyorlar. Onlar hayatın her alanında Kürd-Türk ayrımcılığına maruz kalıyorlar daha doğrusu bırakılıyorlar. Hayat Konya'da yaşayan yerli Kürdler içinde kolay olmuyor, her an kapı komşusu ile boğaz boğaza gelmesi her zaman an meselesi. Çünkü hayatın kendisi günlük rutin işlerde de onları yan yana da yüz yüze de getiriyor. Bir çatışma şimdiye kadar yaşanmadı İç Anadolu Kürdleri ile Türkleri arasında. Nedeni İç Anadolu Kürdleri Osmanlılardan hatta Selçuklulardan beri burada yaşamaktadırlar, yerleştikleri yerleri de kendilerine birer vatan yapmışlar. Devlete de bağlılıklarını bildirmişler. Cumhuriyetin kuruluşuna kadar Osmanlıya vergi verip askerlik yapmışlar. Fakat Cumhuriyet ile birlikte etnik olarak sorgular duruma geldiler. Dilleri yasaklandı, kimlikleri yasaklandı hatta köylerin isimleri de değiştirildi. Zorla Türklük kimliği dayatıldı. Buna karşı bireysel itirazlar olsa da toplu karşı çıkış ve hatırı sayılır bir başkaldırı olmadı. Bir nevi İç Anadolu Kürdleri cumhuriyet ile birlikte kendilerine biçilen kadere razı oldular. Cumhuriyet kurumları onları örgütsüz yakaladı ne istediyse Kürd azınlığa yaptırdı. Çünkü onlar hem azınlık hem dağınık hem köylü feodal bir vaziyette yaşıyorlardı.

Ama bin dokuz yüz yetmişlerden sonra durum hızla değişti İç Anadolu Kürdleri için altmışların ortasında Avrupa kapısı açıldı, Kürd köylüsü gözünü dışarıya yaban ellere, gurbete dikti. Giden gidene, at arabasını, koyun sürüsünü hatta ilk giden kafileler altmışların başında deve kervanlarını satarak, satılmayanları keserek yol parası yapıp kapağı bir Avrupa ülkesine (Almanya, Hollanda, Fransa, İsveç, Danimarka ve Avusturya) attılar. Bu yurtdışı göç ikibinlere kadar olanca hızla devam etti. Bunun neticesinde Kürdler sosyal ve ekonomik olarak köylülükten, çaresizlikten ve okur yazarsızlıktan kurtuluyordu. Birinci ve ikinci kuşakları ne kadar zorluklara göğüs gerdilerse yeni nesil yani üçüncü kuşak daha rahat bilgili ve sosyal bir hayata kavuştu. Okuru yazarı ve ekonomik olarakta rahatladılar. Avrupa'ya yerleşen memleket hasreti ile bir de ülke de huzur içinde yaşamak içinde çabalayarak malk- mülk sahibi oldular. Böylelikle son yıllarda Konya merkezde de Kürd kolonileri oluştu. Kürdler şehir merkezinde alabildikçe mal- mülk ve ev sahibi oldular. Türklerle iç içe yaşamaya başladılar. İşte Kürdlere karşı ırkçılık bu safhadan sonra başladı. Biraz da Yurtdışında getirilen paralarla ev sahibi olan Kürdler Türklerle iç içe geçip komşu oldular. Türklerin gözüne  batıyordu, Avrupa Kürdü paralı, öz güveni olan Kürd, Türklere aldırış etmeden şehirde istediği gibi hareket edebileceğini hesaplamaya başladı. Bu da yerli Konyalı Türklerin pek alışık olmadıkları bir durumdu. Kürd yaz ayının sıcağında kapı önünde davul zurna eşliğinde nişan töreni yapar, düğün halayı çeker, buna alışık olmayan Türk komşu nasıl tolerans gösterir içine sindirir. Bu tür örnekleri bilerek verdim. Bizzat şahid oldum, kapı komşu birbirinin boğazına yapışmış kavga ediyordu, mahkemelik oldu. Sadece bu tür sosyal sorunlar kavgaya sebep olmuyor, Kürdlerin sokakta Kürdçe konuşmaları, bağırarak yüksek sesle gürültü çıkarmaları ve çok çocuklu aileleri olmaları Türkleri çileden çıkarıyor. Husumetler böyle başlıyor. Konya Meram'daki son olayların kökeninde de bu tür anlaşmazlıklar var. Türklerin Kürdlere bakış açısı şu: "Dağdan gelen bağdakini kovarmış", atasözde gizli.

Önyargılar gittikçe çoğaldı. Konya Kürdlerine ilaveten 1925'lerden itibaren Konya tam bir sürgün yeri oldu. Cemşid Bender'den tutun Nuri Dersimi'ye Yilmaz Güney'e kadar bir dönemin Kürd aydınların sürgün yeri olmuştu. Geçen yüzyılın başından itibaren Konya'ya Erzurum, Kars ve Ağrı'dan büyük kitlelerin Konya'ya sürgün edildiğini bunlar kendilerini asimilasyona karşı ne kadar koruduğunu bilmiyoruz. Son yıllarda göçertilen, köyleri boşaltılan Kürdlerde gelip yerleşmiş. Onun için Konya nüfusun yüzde on beşi yirmisi Kürdtür dersek yanlış demiş olmayız, fakat istatistiki bilgi değildir. Belki eskiden Kürd gettoları bile vardı ama şimdi modernleşen Konya ile birlikte nüfusu da değişti. Sanayisi gelişkin bir İç Anadolu Türk kentidir. Konya nüfusu iki buçuk milyona yaklaşmış büyük bir kenttir. Kürdler bu büyük metropolde ayakta kalmayı başarırlarsa büyük bir başarı sayılır.

Yusuf Kaynak/ Lahey, 02-08-2021

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.