Taştekin: Batı kırmızı ışığı yaktı: Erdoğan için yolun sonu mu?

Taştekin: Batı kırmızı ışığı yaktı: Erdoğan için yolun sonu mu?

.

A+A-

Fehim Taştekin / Artıgerçek

Osman Kavala ile ilgili 10 ülke büyükelçisinin açıklaması Erdoğan’ın döneminin bittiğini hissettiren bir tepkiyi barındırıyor.

Erdoğan’ın dış politikada yarattığı bıkkınlığın başta müttefikler arasında olmak üzere farklı alanlarda artık tepkilere dönüştüğünü görüyoruz. Osman Kavala ile ilgili 10 ülke büyükelçisinin açıklaması Erdoğan’ın döneminin bittiğini hissettiren bir tepkiyi barındırıyor. 

Almanya’daki iktidar değişiminin etkilerini şimdiden görüyoruz. Koalisyonda yer alacak üç parti dış politikanın ilkesel diplomasi denilecek bir zeminde AB değerlerini öne çıkaracak şekilde yapılması konusunda uzlaştı. Bu siyaset AB kanadında Türkiye’ye şantaj siyasetinin daha fazla kapı açmayacağını söyleyecektir. 

Elbette bunu derken Avrupa Birliği’nin çifte standart ve çelişkilerini gözardı etmiyoruz. Elçilerin açıklamasına yansıyan bu tutumu, TÜSİAD’ın artık Erdoğan’la yola devam edilemeyeceğini gösteren açıklamasıyla birlikte düşünmek gerekiyor. 

Uluslararası Mali Eylem Görev Gücü’nün kara para aklama ve terörizmin finansmanı ile mücadele konusunda Türkiye’yi gri listeye almasını da Erdoğan’ın izlediği politikalara kırmızı ışık yakan bir gelişme olarak bakmak gerekiyor. NATO’da Erdoğan’ın yönelimini sorun olarak gören Türkiye karşıtı bir iç blok şekilleniyor. 

Halbuki Erdoğan NATO’nun Balkanlar ve Karadeniz’de Rusya’yı bloke edecek siyasetine yüksek katkı sunarak müttefikler nezdinde değerini artırmayı denedi. Bu hamlelerin de yeterli bulunmadığı son Savunma Bakanları toplantısından gelen açıklamalarda da görülüyor. 
Amerikan kanadıyla ilişkiler hala gerilim hattında ilerliyor. Suriye’de de çıkmaz devam ediyor. Bütün bunlar bir kuşatılmışlığı tanımlıyor ve tamamlıyor. 

Şimdi Erdoğan çok boyutlu kuşatılmışlık karşısında en azından içeride zemini kendisi için korunaklı halde tutmak için Suriye’de yeni macera arıyor. İşte iki yıllık tezkere bunun adımı. Muhalefetin sınavı da burada başlıyor. Muhalefet şimdiye kadar Erdoğan’ın tutarsız Suriye siyasetine ulusal güvenlik kaygılarını öne çıkararak onay verdi. 

Halbuki iç politikayı çevirmek için Suriye’yi iyi kullanan Erdoğan’a istediği manevra alanını açtılar. Bugün bu tekrarlanıyor. İyi Parti peşinen Erdoğan’ın oyununa desteğini ifade etti. CHP’nin tutumunu de bekleyip göreceği; çekimser mi kalacaklar yoksa onay mı verecekler. Muhalefetin üzerinde durması gereken şey ulusal güvenliğin nereden darbe aldığını iyi görmek ve göstermektir. 

Suriye’de ilk tezkereden bu yana izlenen bütün siyaset Türkiye’nin farklı alanlarda ulusal güvenliğini tehlikeye artırdı ve büyük sorunlar biriktirdi. Mesela Fırat Kalkanı ile IŞİD’i aşağıya ittiklerini söylüyorlar ama yaptıkları IŞİD’i Türkiye’nin içine taşımaktan ibaret. 

Bugün IŞİD üyelerinin en rahat hareket ettiği ve barındığı ülke Türkiye. Eğer ulusal güvenlik kaygısı ile görülmesi gereken budur. Ya da odaklanmaları gereken şey sınırları paspasa çeviren cihatçılarla kurulan ortaklıktır. 

Türkiye pozisyonu ile Suriye’de çözümün önünde blokaj rolü oynuyor. Rusya da artık Suriye’yi toparlama operasyonunu nihayete erdirmek için Kürtlerle ilgili bir nevi özerkliği içeren farklı bir çözüm geliştirmek zorunda olduğunu görüyor. Bugünlerde Şam’daki Rus heyetinin yürüttüğü görüşmelerin gündeminde de Kürtlerle ilgili çözüm arayışı olduğu aktarılıyor.

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.