ŞÊX SEÎD EFENDİ'NİN MEKTUBU

ŞÊX SEÎD EFENDİ'NİN MEKTUBU

Bu mektup. Kalecik Müfreze Komutanlığına bağlı 35. Alay komutanlığınca yakalanan kuryeden elde edilmiş ve 12. Fırka komutanı Osman Paşa’ya gönderilmiştir. Mektubun aslı Şêx Seîd Efendi ve arkadaşlarının yargılandığı dava dosyasına delil olarak konmuştur.

A+A-

 

Osman AYDIN

Şêx Seîd Efendi hareket sırasında, aşağıda sunduğum tarihsiz mektubu Varto cephesinde bulunun Melekanlı Şêx Ebdullah’a yazmıştır. Maktubun metninden anlaşıldığına göre, bu mektup Diyarbakır saldırısından on iki gün sonra yazılmıştır. Diyarbakır saldırısının tarihi 7 Mart olduğuna göre mektubun tarihi 19 Mart 1925 olmaktadır.

Bu mektup. Kalecik Müfreze Komutanlığına bağlı 35. Alay komutanlığınca yakalanan kuryeden elde edilmiş ve 12. Fırka komutanı Osman Paşa’ya gönderilmiştir. Mektubun aslı Şêx Seîd Efendi ve arkadaşlarının yargılandığı dava dosyasına delil olarak konmuştur.

“Reşadedû efendim
Tarihten on iki gece evvel Diyarbekiri ihata gecenin sekizinde (o zaman alaturka saat birimi kullanıldığından, bugünkü saat birimi ile hücum saati gece yarısı iki olmaktadır) hücum ettik. Hücum saatinin yanlış anlaşılması ve şehrin de fevkalade-memul fazlaca tahkim edilmiş bulunması ve biraz da askerimizin tamahkârlığı yüzünden fetih müyesser olmadı.
Ferdası günü zaruri olarak sekiz saat geri çekildik. Kuvveti toplayıp üç gün önce tekrar şehir üzerine geldim. Üç tarafı ihata edilmişse de Mardin kapısı henüz açıktır ve şehir hariçle muhabere ve muvasalasını oradan temin etmektedir. Evvelki gün Kadı Köyünde biraderim Şeyh Abdurrahim kolu ile ve Üçkuyu kariyesinde (köyünde) bir diğer bir kolumuzla öğleden sonra düşman harbe başladı. Bir şehit ve iki mecruhumuz (yaralımız) oldu. Düşmandan altmış küsur esir aldık. On üç telefatı vardır. İki top ve üç mitralyözünü tahrip ettik.

Siverek eşraf ve ayanından bir cemiyet Karabahçe’de mülakat ve ittifaka beni davet ettiler. Niyetlerinde ne derece sadık oldukları henüz malûm değildir.

Bugün üç yüz kişilik bir kuvvetle oraya gideceğim, inşallah Varto’yu işgal ettiğinizi işittim doğru mudur? Erzurum veya Muş üzerine yürümek takdirinize tabidir. Maiyetinizdeki meşayih (şeyhler), reisler, ağa ve beyler ve aşair (aşiretler) efradının cümlesine selam ve dualar eder, dualarını niyaz eylerim.

Şunu muhakkak biliniz ki; rehavet muzırdır. Mademki bu işe teşebbüs etmişizdir Allah etmeye muvaffakiyet hasıl olmazsa Halidilerin kökünü keseceklerdir. Ben yaptım, yapmadım gibi sözler, müdafaalar mesmu olmaz. Binaenaleyh, düşmana vakit kazandırmaksızın faaliyet ve gayret göstermek vaciptir.
Sizden çok muvaffakiyetler umut ederim ey nur-u aynım (gözümün nuru).

Harbin bütün asırlığı bu havali halkına mı yüklenecek. Muhammet ümmeti burada malını ibzal, kanını işar ederken bir kısım çoğunun çubuğunu (piposunu) yakıp keyif çatması caiz midir?

İhtilalin dairesi genişledikçe hükumetin kuvveti parça parça olur ve zayıflar. Bu sebeple de mücahitlerden kaviler muvaffak olur, zayıflar da kavileşir.

Hınıs’ın işgalinden sonra Ali Rıza’nın Bayzit cihetlerine gitmesi şimdilik muvafık olmasa gerekir. Onların vaziyet ve ahvali tamamen malûm değilse de fikrime göre Ali Rıza Mescidi Boğazından Kornuzi (Kortuzi-Qortizî olsa gerek) cephesine kadar mühim mevkilerde müdafaa hatları tesis etsin. Erzurum’dan gelebilecek düşman kuvvetlerine karşı dursun. Siz de bütün kuvvetinizle Muş üzerine ve oradan Bitlis’e yürüyünüz. Fakat daima ihtiyat ve basiretle hareket ediniz.”

İmza

Not: Parantez içindeki sözcükler bana aittir.

 

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İlgili Haberler