Sanatçı Yûnis Das: Kürtlerde siyasi müzik modernleşmenin parçasıdır

Sanatçı Yûnis Das: Kürtlerde siyasi müzik modernleşmenin parçasıdır

.

A+A-

Kürt sanatçı Yûnis Das ilk solo albümü ‘Henase’ (Soluk) ile dinleyicinin karşısına çıktı. 10 Kürtçe (Kurmanci) eserden oluşan albüm, 28 Mart'ta tüm dijital platformlarda yerini aldı. Albümdeki eserlerin söz, müzik ve düzenlemelerinin tamamı sanatçıya ait. Soft ve folk rock gibi Batı sound’larının öne çıkmasının yanı sıra, eserlerde Kürt folklorik ritim, ezgi ve fonetiğine detaylı bir şekilde rastlamak da mümkün.

Kürtçe eğitmenlik, çeviri çalışmaları ve folklorik derlemeler üzerine de çalışan Yûnis Das, böylece üzerine yoğunlaştığı dil tecrübesini albümüne de yansıtmak istemiş. Albümdeki bazı eserlerin kendi bireysel öykülerinden süzüldüğünü ifade eden sanatçı, bazı eserlerinde de toplumsal gerçekçi bakış açısını ve hissiyatını ortaya koyma peşinde olduğunu dile getiriyor. Albümünü, sanat ve dil konusunda kendisinin esin kaynağı olarak gördüğü babası Ehmedê Torî'ye ithaf eden Yûnis Das ile albümünü ve Kürt müziğine dair düşüncelerini konuştuk.

KÜRT DİLİ ÜZERİNE ÇALIŞAN BİR MÜZİSYEN…

Müzik yaşamına 2007’de İstanbul’da Teq û Req isimli bir grupla çalışmaya başladığını dile getiren Yûnis Das, Teq û Req’in piyasaya dahil olmayan, daha çok üretim esaslı bir grup olduğunu belirtiyor. “Modern bir müzik üretmeyi amaçlayan bir gruptu ve üniversiteden sonra grubun bir arada olma şansı kalmadı” diyen Das, bunu şöyle anlatıyor: “Çünkü farklı şehirlere dağıldık. Bir de misafir diyebileceğimiz enstrümanist arkadaşların desteği vardı. Ama her halükarda albümümüzü çıkarmayı planladık. En azından geleceğe yönelik kalıcılaştırma yolunda bir adım atmalıydık. 2012’de kayıtlarımızı tamamlayıp Kom Müzik’ten on parçadan oluşan ‘Keft û Reft’ isimli bir albüm yayınladık. Bu süre zarfından sonra hepimiz farklı iş kollarında devam ettik. Mesela, ben Cizre’de devam ettim. Daha çok Kürtçe üzerine çalışmalarım vardı. Eğitmenlik yapıyordum. Bu süre zarfında müzikten de uzak kalmadım. Yine üretmeye devam ediyordum. Arayışlarım devam ediyordu. Bu süreçte oluşagelen eserlerimi albümleştirmeye karar verdim. Bu da ‘Henase’ olarak ortaya çıktı”  

‘BU ALBÜM, KÜRT MÜZİĞİNDEKİ ÜRETİMSİZLİĞİE KARŞI BİR ARAYIŞIMDI’

Son albümü ‘Henase’nin “modern Batı sound’una sahip bir albüm” olduğunu söyleyen Kürt sanatçı Das, “Elektrik gitar, basgitar, akustik gitar, bateri, saksafon ve klarnet enstrümanlarını kullandığımız bir albüm. Albümdeki eserlerin tamamı ve aranjmanları bana ait. Bu da benim bireysel bir tercihim ve biraz da Kürt müziğindeki üretimsizliğe yönelik de, belki kendimce bir arayışımdı ve o sancıyı biraz ortaya çıkarmaya çalıştım. Bunu özellikle yaptım. Çünkü ‘cover’ ile bir kimlik oluşturma telaşım olmadı. Üretim esaslı Teq û Req ruhunu tekrar devam ettirmek istedim. Ama tabii ki, yeni sound ile ortaya çıkmayı planladım. Albüm bu şekilde dinleyicisinin karşısında. Artık gelecek olan tepkilere bakacağız” ifadelerini kullanıyor.

‘DİLİN BAŞLI BAŞINA MÜZİKAL BİR YAPISI VAR’

Dilin doğrudan bir melodik yapısı, kelimelerin doğrudan bir ruhu olduğunu savunan Kürt sanatçı, her kelime diline göre bir kimliğe sahip olduğunu vurguluyor. Kürtçedeki herhangi bir kelimenin eril yahut dişil bir anlama sahip olmasından yola çıkan Das, “Bu durum, başlı başına her kelimenin karakteristik olduğunu gösteriyor. Doğadan yansıyan sesler gibi çıkartılan sesler, kelimenin evrimleşme biçimi, bürünmüş olduğu form ya da ekler başlı başına bir fon, bir ses ifade ediyor. Bu bağlamda sözlü müzik, ki bunu etnomüzikolojik bağlamda bizdeki dengbêjlik esasına dayandırırsak, geniş bir konudur çünkü dilin başlı başına müzikal bir yapısı var. Mesela, kendi albümümden örnek verirsem, ‘Kerixîm’ (Bıktım) dediğimde, bir ussanmışlık, bezginlik hissini almak doğrudan kolay olabiliyor” diyor.

‘KÜRTLERDE DİL, MÜZİK DEMEKTİR’

Kürtlerde müzik ile dil arasında nasıl bir ilişkinin var olduğu hakkında, “Kürtlerde dil, doğrudan müzik demektir” ifadesini kullanan Yûnis Das, müzikte dilin duygu veren boyutuyla bir şeyler işlendiğine dikkat çekiyor. “Biz melodi yapmaya çalışmıyoruz” diyen Das, şunları söylüyor: “Aslında doğrudan o kelimelerin, cümlelerin ruhunu işleyebilsek şayet, dil müzikal forma rahatlıkla ulaşabiliyor. Kürtlerde ise dil, doğrudan müzik demektir. Az önce işaret ettiğim dengbêjlik geleneğiyle, yani enstrümansız kalmışlığın yahut enstrüman avantajının olmadığı sözlü gelenek aktarıcılığında çok daha fazla bir şekilde dil müzik haline gelmiş oluyor. Hatta Kürtlerde müzik kavramı bile çok daha yeni dile işlenmiş bir kavramdır. Mesela biz, ‘stran’ veya ‘kilam’ diyoruz. Müzik kavramının kendisi de, etnomüzikoloji okumalarında Yunancadaki bir mitosa, aslında oradaki yerel bir unsura işaret ediyor. Bu bağlamda müziğin bütün dünya halklarında, herkeste farklı bir şekilde ifade edildiği formu var. Ama şu an müziğin evrensel olduğu varsayımı üzerine bir kritik yaptığımızda, girişilen modernleşme süreciyle birlikte müzik formlarını isimlendirilmesinde veya kategorize edilmesinde bir konsensüs sağlanmış olabilir. Ama doğrudan Kürtler için, aslında herkes için böyle, dil doğrudan bir müziği işaret, nasıl kendi hanemizi, evimizi dil işaret ediyorsa, orada işleyen melodiyi de işaret ediyor.”

‘MÜZİK, KONUŞTUĞUMUZ HERHANGİ BİR KELİME GİBİ YANI BAŞIMIZDADIR’

Sanattan bir ifade ediş biçiminin veyahut mesajın en hızlı şekilde yayılmasını sağlayan olgu olarak bahseden Yûnis Das, bunun müzikte daha bariz olduğuna işaret ediyor. Bunun nedeni konusunda, “müzik her yerdedir” ifadesini kullanan Das, bunu “İki kişinin bir araya gelmesi, hatta bir kişinin yalnız başına kalması bile bunun için yeterli olabiliyor. Müzik, konuştuğumuz herhangi bir kelime gibi yanı başımızda olan bir kavramdır. Günümüzdeki teknolojik araçlar ve imkânlarla beraber müzik en hızlı yayılan sanat. Bu bağlamda müzik mesajın, duygunun, düşüncenin bir formla birleştirilip bir yere en hızlı ulaşma aracıdır. Bir de müziğin estetik boyutu vardır. Bu, herkesi ilgilendiren, herkese dokunan bir estetik boyut. Bu yönüyle en hızlı biçimde duygu taşıyıcılığına sahip bir sanat alanıdır. Biz normalde gündelik hayatta bile konuşurken, konuşmamızın bir ritmi, bir melodik yapısı var. Herhangi bir kelimeye vurgu kazandırdığımız zaman o kelimeye daha fazla bir dinamizm katmış oluyoruz. Bu durumda da aslında minimal ölçekte müziğin hünerlerinden faydalanıyoruz. Mesajımızı en estetik tarzda vermeye çalışıyoruz” diye yorumluyor.

‘DENGBÊJLİK KÜRTLERİN HABER BÜLTENİDİR’

Yûnis Das’a göre hızlı bir şekilde mesajını ve duygusunu ifade etme alanı olarak müziğin, yıllarca olabildiğince enstrümansız kalmış, ezilen bir halk konumunda olan Kürtler için ayrı bir önemi ve avantajı var. Dolayısıyla enstrümansız bir müzik türü olan dengbêjlik,  Das’ın ifadeleriyle, Kürtler için bir haber bülteni, tiyatro sahnesi anlamına geliyor. Das, Kürt müziğinin, Kürt dilinin devamlılığı açısından aynı zamanda bir refleks veya bir var olma biçimini ifade ettiğini dile getirerek şu değerlendirmede bulunuyor: “Çünkü müziğe işlenen her bir Kürtçe sözcük o dilin yaşatılmasına yönelik bir hamle de olmuş oluyor. Ancak şöyle bir durum var. Modern kodların işlediği bir eksiklik var Kürt müziğinde. Yani işaret etmek istediğim şudur: Geleneksel, folklorik müziklerini yeni formlarla birleştirip sunmaya çalışıyor. Ama şu anki toplumsal realite o geleneksel müziklerin içeriklerinden çok bağımsız ve alakasız da olabiliyor. Örneğin, bir Kürt pınar yahut çeşme başında birini seviyorken, günümüz koşullarında böyle bir şey olmasa da, bugün halen müzikal olarak sunduğu zaman bunun bir karşılığı olabiliyor. İşte müziğin böyle bir gücü var. Yani harman yerinde geçen bir şarkı, 2022’de sunuluyor ve insanlar halen dinliyor. Onun günlük hayatta bir karşılığı olmamasına rağmen halen dinlenebiliyor olması; bir, melodinin gücüyle alakalıdır, iki, o geleneğin yaşatılmasına yahut sevildiğine yönelik bir şey ifade ediyordur. İşte müziğin tam da böyle bir gücü var.”

'KÜRTLERDE SİYASİ MÜZİK MODERNLEŞMENİN PARÇASIDIR'

Kürt modernleşmesini ve bunun Kürt müziğine yansıması konusunu da değerlendiren Kürt sanatçı Das, Kürtlerin modernleşme biçiminin Kürt müziğine de doğrudan etkide bulunduğunu söylüyor. Das, bunun en başta siyasal zeminde ortaya çıktığına işaret ederek şunları söylüyor: “Kürtlerde müzik, siyasi reaksiyonların biçimiyle özdeşleşmiş bir şekilde işliyor. Aslında Kürtlerin bugün siyasi argümanlarla müzik yapıyor olması, modernizmlerinin bir parçası olarak okunabilir. Özellikle 90’lı yıllardan itibaren Mezopotamya Kültür Merkezi ile beraber modern Kürt müziğinin revaca girdiğini kabul edebiliriz. Çünkü enstrümantal olarak da, örneğin, elektro enstrümanlar, hâkim bir şekilde Kürt müziğinde yerini buluyor. Söylem olarak da, örneğin, emekçi, işçi, mücadele ile ilgili kavramlar, yani siyasi arka planının tamamı kendini şarkılarda gösterebiliyor. Modernizm bağlamında 90’larda Kürt müziğinde böyle bir dezavantaj da yaşanıyor. Örneğin, Ciwan Haco’nun sahneye çıkması, yanı sıra Koma Weten var. Kürtlerin birbirlerinden haberdar birleşik kesimini bir tarafa bırakırsak, çoğunluğun bunlardan haberi olmamış. 90’lılarla beraber bu biliniyor. Tabii ki Süleymaniye’yi, yani özellikle İngilizlerin 1925’ten sonra Irak’taki durumundan dolayı Güney’i (Kürdistan Bölgesi) farklı bir şekilde ele almak lazım. Orada modern Kürt müziği çok daha köklü bir şekilde kendi toprağında yerini buluyor. Bunu da oradaki Batı etkisinin bir sonucu olarak ele alabiliriz. Ama Türkiye’de 90’lı yıllarla beraber öne çıkan bir modern Kürt müziği vardır. Günümüz itibarıyla, artık asimilasyonun çok daha zirveye ulaştığı bir zamanda, modern Kürt müziğini sadece müzikal formlar açısından ele alabiliyoruz.”

‘HALK MODERN KÜRTÇE ŞARKILARDAKİ TELAFUZU ANLAMAYABİLİYOR’

Bugün İzmir gibi bir Türkiye metropolünde yaşadığını, genel iletişiminin çoğunlukla Türkçe olduğunu, ama halen bireysel ilişkilerini Kürtçe yaşamaya çalıştığını belirten Yûnis Das, sanatsal bağlamda dil ruhunu ve dinamizmini ayakta tutabilecek, üretime katkı sunabilecek çok geniş bir kuşaktan bahsedilemeyeceğini savunuyor. Müzik üretiminde dilsel boyutun öneminin altını çizen Das, Kürtçe kelimelerin doğru telaffuzunun Kürt müziği için taşıdığı önemi anlatmak için şunları dile getiriyor: “Modern Kürt müziği dediğimizde verili kelimeleri kullanacağız. Yani yeni oluşturulmuş kelimeleri kullanmak ne denli elverişlidir bilmiyorum ama elbette biz bu dili kullanacağız. Tedavülde olmayan kelimelere ihtiyaç duyarız. Ben şarkıları oluştururken değil de, özellikle aranjmanlarını oluştururken tekrarlamalarda bu kuşağın da kendisini ait hissedebileceği kolaylıklar sağlamaya çalıştım. Tekrarlarla, kelimelerin doğru telaffuzuna veya kelimeleri daha çok göstermeye yönelik hamlelerimle olsun, tamamı aslında albümün dil boyutuna yönelik bir çabaydı. Kuşkusuz bu, müziği de daha nitelikli ve anlamlı kılıyor. Ama maalesef kötü örnekleri de var. Dil telaffuzu iyi sağlanmadığı için modern Kürt müziğinin tabanda iyi bir karşılık bulmamasıyla ilgili negatif bir durum da var. Çok iyi müzik üretilmiş, iyi içerik üretilmiş olmasına rağmen telaffuzun halk arasında çok iyi anlaşılamıyor olması modern Kürt müziğinin önünde bir handikap olarak da duruyor. Ben bu çelişkileri de gördüğüm için daha çok telaffuza, geleneksel Kürt kelimelerine, dilsel motiflerine büyük önem verip modern bir şekilde özenle kullanmaya çalıştım.

Mustafa Zengin / Gazeteduvar

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.