Rus basını: Esad Kürt sorununu hemen hemen çözdü

Rus basını: Esad Kürt sorununu hemen hemen çözdü

Gazete Duvar'dan Andrey İsaev, Rus basınına yansıyan SDG-Esad yakınlaşmasını derledi. Rus basınına göre SDG ve Esad, Suriyede Adem-i merkeziyetçi ve demokratik bir yapıda uzlaşı sağladı.

A+A-

Nezavisimaya gazetesi yazarı Vladimir Muhin, Esad’ın “Kürt sorununu hemen hemen çözdüğünü” iddia etti. Muhin'e göre Amerikan askerleri ve Arap militanları ile beraber ülkenin yüzde 27’sini kontrol eden SDG, Şam ile “adem-i merkeziyetçi ve demokratik” Suriye için yol haritası konusunda önemli mesafe aldı.

Rusya’nın önde gelen Ortadoğu uzmanlarından Yevgeniy Satanovskiy, Business online haber portalına verdiği röportajda şöyle konuştu:

“… Irak’ta aşırı İslamcı militanlar öldürüldü veya avanta alan şeyhlerin yardımıyla aşiretlerine geri döndü. Suriye’de durum aynı. Şimdi onlar ne olacak? Hepsi kurşuna dizilmeyecek ki. Ekseriyetle yeni gerçekleri kabul etmeyen o eski militanlar yeni bir terör örgüt kurulursa ona kolay kolay katılabilir…

… Irak, Saddam Hüseyin öldürüldükten sonra “yarı devlet” durumuna düşmüştü. Zaten bölge ülkelerinin çoğu da öyle. Ortadoğu ve Afrika her şeyden önce aşiret ve etno-dini gruplardan oluşan bir sistemdir. Bunu iyice anlamamız gerekir. Ne var ki bunu anlamak isteyen kimse yok…

… Maalesef babasına nazaran Başer Esad çok yumuşak biri çıktı. Bir sürü liberal reform planlayan Başer hapisteki İslamcıları serbest bırakınca onlar Suriye’yi dağıtma noktasına getiren militan grupların başına geçti. İdlib’de hâlâ çok sayıda fanatik İslamcı bulunuyor. Suriye’nin yeniden yapılanması onların umurunda değil. Onların amacı, kendilerine benzemeyen herkesi kılıçtan geçirmek. Bunun dışında birbirlerini de öldürmekle meşguller. Bunda mezhep önemli değil, önemli olan bu grupların Türkiye’ye mi Suudi Arabistan’a mı bağlı olacağı…

… Putin’in Erdoğan’a yaklaşımı pragmatik olsa da Erdoğan’ın yaklaşımı pek pragmatik sayılmaz. Recep Tayyip Erdoğan hayatını, Osmanlı devletini canlandırmaya ve Türklerin bir kere olsa ayak bastığı Yakutistan’dan Gagavuzya’ya kadar uzanan topraklarda Türkiye’yi “ağabey” konumuna getirmeye adanmış biri. “Atatürk Türkiyesi”ne yeni şekil veren Türk lideri, “Erdoğan Türkiyesi”ni yani bambaşka bir ülkeyi elde etti. Bununla beraber Erdoğan Rusya topraklarını etki altına almaya büyük önem veriyor. Kastım, sadece ekonomik etki değil. Bazı bölgelerde başarılı oldu ve bu etki Moskova’dan gelen emir ile ortadan kalkamaz. Yerel bürokratlar Türk yatırımcılarına yüz vermek zorunda. Bir de o bürokratlar akrabalarını Türkiye’ye gönderdi, orada paralarını saklıyor…

… Erdoğan’dan sonra iktidara gelenlerin Rusya karşıtı olacaklarını şimdiden söyleyebiliriz. Erdoğan, Amerika yanlısı askeri elite, Amerika ve Avrupa yanlısı bankacılara, Amerika’da yaşayan Gülen gibi İslamcılara karşı mücadele veriyor. Erdoğan, her an beklenmedik ve tehlikeli çıkışlarda bulunabilen bir komşumuzdur…

… İran Rusya’nın müttefiki asla olamaz, bizim geçici “seyahat arkadaşımız”, partnerimiz, o kadar. Türkiye veya Çin gibi büyük olmasa bile ekonomik partnerimizdir. Bize ne faydası var? Suriye’de İran yanlısı Şii milislerini değerlendiriyoruz (ne var ki onlardan Hizbullah’tan başkası savaşmayı pek bilmez). Bu da bizim askerlerimizi Suriye’ye göndermemizden iyidir. Ama dediğim gibi işbirliğimiz geçicidir. İran işine gelirse her an Rusya’yı bir kenara itip Amerika ve Avrupa’ya yönlenebilir…”

EADaily ajansı Türkiye’nin daha çok Amerika karşıtı hatta Amerika’ya düşman olan ülkelerle yakınlaştığını öne sürdü.

Ajans Suudi Arabistan ve İsrail gibi Washington’un bölge partnerleri olan ülkelerle Türkiye’nin arası bozulurken en modern silah sevkiyatı ve “bölgesel tehditlere cevap” alanları dahil Rusya ve İran ile işbirliğinin geliştiğini belirtti. “Müttefiklerinin birbiri ile çekişmesi ABD açısından bir ‘jeopolitik sapma’dır” denilirken “ABD’ye göre ‘ortak rotadan’ gittikçe uzaklaşan Erdoğan, Amerika’nın Ortadoğu politikasını eleştirerek hem ülke içinde tutumunu güçlendirmeye hem Amerika’nın ‘geleneksel’ rakiplerinin gözünde puan almaya çalışıyor” ifadesini kullandı.

Nezavisimaya gazetesi yazarı Vladimir Muhin, Esad’ın “Kürt sorununu hemen hemen çözdüğünü” iddia etti. Muhin’e göre Amerikan askerleri ve Arap militanları ile beraber ülkenin yüzde 27’sini kontrol eden SDG, Şam ile “adem-i merkeziyetçi ve demokratik” Suriye için yol haritası konusunda önemli mesafe aldı.

Al-Masdar haber portalına göre Kürtler, Rakka’yı Şam’a teslim etmeyi ve IŞİD’den aldıkları topraklarda devlet kurumlarının açılmasını kabul etti. Al-Masdar bu gelişmenin, Esad ile herhangi bir ilişki kurmaktan kaçınan Washington’un işine gelmeyeceğini, dolayısıyla ABD’nin Kürtlere destek verme niyetinin olmadığını yazdı.

Öte yandan gazeteye konuşan askeri uzman Albay Şamil Gareev, Amerikan ajanlarının eski IŞİD’çileri Esad karşıtı SDG Arap milisine kattıklarını öne sürdü. Gareev SDG Kürt kanadına karşı mücadele eden ve ABD ile askeri işbirliğini geliştiren Ankara’nın Suriye topraklarında kalıcı göründüğünü belirtti. Bölgede durumun çok karışık olduğunu vurgulayan uzman, İsrail, ABD ve kısmen Türkiye’nin çabalarına rağmen Suriye’de Rusya’nın tek müttefikinin İran olduğunu iddia etti.

Regnum ajansı yazarı Stanislav Tarasov Türk-Ermeni ilişkilerini kaleme aldı. İki ülkenin arasındaki sınırı açma niyeti gösteren Ermenistan Dışişleri Bakanlığı resmi temsilcisi Tigran Balayan’a göre bu niyet Türkiye tarafından karşılık görmüyor. Türkiye ile Azerbaycan Ermenistan’a neden temkinli yaklaşıyor? Kendisini Rusya’nın stratejik müttefiki, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü ve Avrasya Birliği üyesi olarak konumlandıran Ermenistan, NATO ve AB ile ilişkileri geliştiriyor. Üstelik ülkeye diasporanın etkisi artıyor.

Tarasov’a göre Ankara’nın iki seçeneği var. Birincisi: Moskova ile Ermenistan konusunda daha sıkı işbirliğine giren Ankara, Bakü’yü Dağlık Karabağ ile geniş çaplı savaştan alıkoyacak. İkincisi: Rusya ile Türkiye birbirine nahoş sürpriz yapmamakla yetinecek, Türkiye ile Azerbaycan’ın Erivan ile ilişkileri normalleştirmesi çok uzaklarda kalacak. Çünkü Moskova’nın Ermenistan’da askeri ve politik varlığı ikisinin de işine geliyor.

Yazıyı bitirirken Tarasov, Türk ve Azeri medyada, Paşinyan’ın iç ve dış politikasının “Batı’nın kurduğu global komplo”nun bir parçası olarak nitelendirildiğine dikkat çekti.

 

(duvaR)

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.