Rojava: Barbarları beklerken

Rojava: Barbarları beklerken

.

A+A-

Azad Barış

Ünlü şair Kavafis “Barbarları Beklerken” şiirinin ilk iki dizesinde şöyle der: “Neyi bekliyoruz böyle toplanmış pazar yerine? Bugün barbarlar geliyormuş buraya.”  Evet, barbarların gelişi belliyken halklar onları bekler ama çoğu zaman barbarların muhayyilesine uygun bir bekleyiş vaziyetinde değil. Onları törenlerle karşılamak için değil o tekinsiz bekleme hali, onları geri püskürtmek, bir daha gelmemek üzere kovmak içindir.

Onun için “neden bu beklenmedik şaşkınlık, bu kargaşa? Neden böyle hızla boşalıyor sokaklarla alanlar, neden herkes dalgın dönüyor evine?” diye devam eder şair dizelerine. Barbarları beklemenin şaşkınlık ve kargaşaya dönüşmesi, karşılaşmanın olmamasıyla ilgili bir hayal kırıklığıdır, çünkü bekleyenler gelenlerin niçin geldiklerini bildikleri için büyük bekleyiş sebatına başlarlar. “Çünkü hava karardı, barbarlar gelmedi ve sınır boyundan dönen habercilere göre, barbarlar diye kimseler yokmuş artık”, dizesinin ise en azından bugünün barbarları için geçerli olmadığını söylemek gerekir.

Barbarların gelmeyişi onların yok olduğu anlamına gelmiyor,  göze alamadıkları büyüklükteki direnişi kıramayacaklarını bildikleri için yola çıkmaya imtina etmişlerdir. “Peki, biz ne yapacağız şimdi barbarlar olmadan?” sorusuna ise beklemeye devam etmenin dışında başka seçenek olmadığını tarih ve hafıza bütün kanlı yıkımlarıyla gözlerimizin önünde sermiştir. Onun için beklemeye devam, diriliş ve dirilişin en estetik halidir! Onların her an gelebileceklerini Şengal’de işledikleri cinayetin kızıllığında gördük ve yarın Rojava’da da görebiliriz. Çünkü barbarlar hedefe koydukları halkları barbar göstererek isyan, savaş ve saldırı hazırlıkları yaptıklarını yayarak kan dökmeye giderler! Bugün Rojava’nın isyana hazırlandığını, silahlandırıldığını ve Türkiye başta olmak üzere bütün bölge için tehdit oluşturduğunu söyleyenler İslam Devleti’nin Şengal’de yaptıklarının aynısını yapmayı planlıyorlar. Hedef aynı, hedefe giden yolda kullanılan araçlar aynı…

Rojava’nın bugünkü gerilimli vaziyeti ve yeni saldırılarla karşı karşıya kalmasının ana sebebi hiç şüphesiz birilerinin dünden kalan kuyruk acısının bir dışavurumudur. Selefi ve İhvancı cihadistlerin Rojava’da tattıkları nihai yenilginin öfkesidir tehditlerin sebepleri. Bugün hedefte olmasının en önemli sebeplerinden biri Kobanî dirilişi ve yükselişidir. O tarihi yükselişin sıradan bir muzaffer olma hali olmadığını bugün barbarların öfke patlamalarından daha net bir şekilde anlıyoruz. O nedenle Rojava süreğen bir tehdit altındadır. Böyle bir haksızlığa tahammül etmek mümkün olmadığı gibi karşısında durma ve direnme de bir o kadar meşrudur. Bir insanın, bir canlının en doğal ve mutlak hakkının direnmek olduğu gibi… Dolayısıyla Rojava halkları ve dostları  “barbarları beklerken” neyle karşı karşıya olduklarını gayet iyi biliyorlar.

Onlar dünyanın başına bela olmuş bir güruhu yenmekle büyük bir şey başardıklarını biliyorlar. Bugün barbarları beklerken bunu daha iyi biliyorlar. İyinin kötüye karşı duruşudur Rojava’nın duruşu. Yeni bir yaşam modeli,  ortak bir değerler merkezi. Klasik iki sistemin alternatifini oluşturan yeni bir toplumsal kurgu ve elbette üçüncü bir yolun bedelinin ödetmek istendiğini iyi biliyorlar. Tarifini Üçüncü Yol paradigmasında bulan bu yeni yaşam modelinin barbarların hedefinde olduğunu biliyorlar.

Söz konusu paradigmanın teorik bağlamı, bugün Rojava pratiğinde ifadesini bulan Üçüncü Yol’un ideolojik ve politik alt yapısını oluşturmuş yeni bir sosyo-politik belit ve sosyal kurgu ortaya çıkarmıştır. Bu kurgunun kısa tercümesiyse esas politik öznenin yerel olmasıdır. Buna göre yerelin kaynağı halktır, kamu alanının tamamı ortaktır, halk etkindir ve irade sahibidir, iktidar halkındır ve seçimle belirlenen kurumlar, meclisler olarak oluşan yerel özneler yönetimin tamamını oluşturur. Yani barbarizme ve otokratizme yer yoktur.

Dolayısıyla Rojava’nın çoğulcu yapısı ve demokratik özerklik temelinde pratikleştirdiği bu yol salt bir mücadele hattı ve alternatif bir yaşamın modeli değil, aynı zamanda kapitalist sistemin siyaset felsefesinin ve bölgesel modernist hareketlerin karşı karşıya kaldıkları kavram ve söylem krizlerine de radikal bir cevap ve yeni bir dünya yolunun işareti gibi karşımızda duruyor!

ADVERTISEMENT

Küresel kapitalist sistemin ve neoliberal politikalarının yanılsamalarına karşı yaratıcı, umutvar ve çözüm üreten yeni bir yaşam alternatifi ve hatta yeni barbarlık biçimlerinin türediği bir çağda yeni bir tarih ve hikâye yazımıdır Rojava. Dolayısıyla Rojava özgünlüğünde deneyimlenen Üçüncü Yol diskuru Batı siyasi sistemi için eski bir hikâyenin yeni bir anlatımla tekrar piyasaya sürülmüş halinden başka bir şeydir.

Buradan hareketle modern hareketin yarım asırlık etkin bir politik özne olarak politik düzlemin krizlerinden yola çıkarak kurduğu Üçüncü Yol diskuru ve politik pratiğin üretimine dayalı bir sürecin başlangıcıdır Rojava. Onun için Rojava’nın bitmek bilmeyen barbarları bekleyişi sürüyor ve daha da sürecek. Çünkü söz konusu bu yeni paradigmanın çıkış ilkesi siyasal olan ile toplumsal olanın ayrımında yeni bir mücadele hattı ve kolektif yeni yaşamı yaratma vardır. Bu temel gereksinimlerin bir gereği olarak Rojava dirilişi hem teorik kavramsallaştırma hem de pratik önermelerle bir yandan yeni bir mücadele metodunu diğer yandan mevcut sistemlere alternatif bir yaşam modelinin olgusal kurgusunu yönetsel bağlamda sahaya uyarladı.

Söz konusu düzlemin teorik bağlamı, bugün Rojava pratiğinde ifadesini bulan Üçüncü Yol’un ideolojik ve politik alt yapısını oluşturmuş ve yeni bir politik belite işaret etmektedir. Dolayısıyla Rojava halklarının çoğulcu yapısı ve demokratik özerklik temelinde pratikleştirdiği bu yol salt bir mücadele hattı ve alternatif bir yaşamın modeli değil, aynı zamanda kapitalist sistemin siyaset felsefesinin ve bölgesel modernist hareketlerin karşı karşıya kaldıkları kavram ve söylem krizlerine de radikal bir cevap ve yeni bir dünya yolu iddiası gibi karşımızda duruyor! Karşımızda duran diğer bir hakikatse “barbarlar beklerken” yalnız bırakılmaması gereken Rojava halkıdır.

Kaynak / Gazete Karınca

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.