Osman Aydın: Başka bir ajan, Mehmet Zeki Bey

Osman Aydın: Başka bir ajan, Mehmet Zeki Bey

.

A+A-

Osman AYDIN

1925 Kürt ulus hareketinin hazırlık aşamasından devlet yöneticilerinin değişik kanallar üzerinden haberdar olduğu gerekli hukuki ve siyasi önlemler aldığı, askeri birlikleri muhtemel kalkışmayı önlemek için stratejik noktalara kaydırdığı bilinmektedir.

Daha önce “BİR AJANIN ANATOMİSİ” başlığıyla yazdığım yazıda hareketi önceden devlet kurumlarına ve bizzat Atatürk’e ihbar eden Binbaşı Kasım Ataç’ı anlatmıştım. Onun gibi hareketi önceden devlet kurumlarına bildiren ikinci kişi de öğretmen Mehmet Zeki’dir. O da sıradan bir ajan değildir.

Kimdir Mehmet Zeki?

Mehmet Zeki Elazığ’ın Çulçapur (Dedepınarı) Köyü’nden Kamber Çavuş’un oğludur. Babasının jandarma çavuşu olarak görev yaptığı Arapkir’de 1896 yılında doğmuştur.

1913 senesinde İstanbul Erkek Öğretmen Okulu’nu bitirerek öğretmenlik mesleğine başlamış ve en son görev yeri Çapakçur (Bingöl) olmuştur.

Mehmet Zeki, Çabakçur’da yerelin etkin kişileriyle ilişki kurmuş ve onların güvenini kazandığı için o kişilerin kendi aralarında yaptıkları toplantılara da katılmıştır.

Bu toplantılarda konuşulanları bir tutanak halinde Kaymakam Hüseyin Hilmi Bey’e sunar. Tutanakta, “ Kadımadraklı Hacı Mehmed’in hükümet aleyhinde propaganda yaptığını” belirtir ama bu ihbar ciddiye alınmaz. Bunun üzerine Mehmet Zeki durumu İçişleri Bakanlığı’na bildirir. Bakanlık Genç Valisi İsmail Hakkı Bey’den bu ihbarla ilgili soru sorar. Genç Valisi bakanlığa verdiği cevapta iddianın yalan olduğunu, “...bu işin bir ot saman husumetinden doğduğunu ve aslının olmadığını...” bildirir.

Vali daha sonra onu görevden alır ve “haksız suç isnadı” iddiasıyla mahkemeye verir. Yapılan yargılama sonunda yarıç Ali Rıza Bey 10 Şubat 1925 günü “Mehmet Zeki Bey başmuallimdir ama köyle, köylülükle ilgisini kesmemiştir. Bu nedenle Hacı Mehmet’le arasında ot ve saman alım-satımı yüzünden husumet vardır. Bu husumet nedeniyle kişisel çıkarları için böyle gerçek dışı suçlamalarda bulunmaktadır gerekçesiyle Mehmet Zeki Bey’in, “hilaf-ı hakikat” suçlamalarda bulunduğu için 3 ay hapis 4 Osmanlı altını para cezası ile cezalandırılması vaciptir. Kaymakama şikâyet yoluyla sürdürdüğü için para cezasını 5 katına çıkarılıp, hapis cezasını para cezasına çevirilmesine karar verir.

Kâzım Karabekir Paşa da yazdığı anılarında, Mehmet Zeki’nin isyandan üç buçuk ay evvel bir Kürd isyanı hazırlığı yapıldığına dair valilik ve cumhurbaşkanlığına yazdığı telgraflardan bahseder.

Mehmet Zeki ihbar ve iddialarının ciddiye alınmadığını ve hatta cezalandırıldığını görünce Bingöl’de barınamıyacağını anlar ve Licede yaşayan amcası (bazı kaynaklara göre eniştesi) Abdulgani’nin yanına gider.

23 Nisan 1925 günü Ûsivê Pêrîşana Mistefê onu kaldığı evden alarak öldürür.

Mehmet Zeki iyi bir Türkçüdür ve Ziya Gökalp ile ilişkileri olduğu söylenmektedir.

Soyadı Kanunu çıktıktan sonra oğlu ALPDÜNDAR soyadını alır ve kaynakların çoğunda Mehmet Zeki Alpdündar olarak geçer.

Devlet yetkilileri, devlete yaptığı hizmetlerden dolayı Binbaşı Kasım’ın elini bile sıkmazken Mehmet Zeki’ye daha sıcak yaklaşılmıştır. Oğlunu okutmuş Ziraat Mühendisi yapmış ve onun ismi Elazığ’da bir ilkokula verilmiştir.

Elazığ’ın Hürriyet Caddesi üzerinde Orduevi’ne doğru giderken sol kol üzerinde bulunan İlkokul, eskiden MEHMET ZEKİ adını taşıyordu. 1975 yılında adı değiştirilerek İSMET PAŞA İlkokulu yapıldı. Mehmet Zeki’nin ismi ise 1975-1976 öğretim yılında merkez Olgunlar Mahallesinde yapımı tamamlanan yeni ilkokula verildi.

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.