Novodeviçi Mezarlığı’nda yatan bir Kürt

Novodeviçi Mezarlığı’nda yatan bir Kürt

Çehov'dan Gogol'e Boris Yeltsin 'den Nazım Hikmet’e kadar pek çok ünlü ismin mezarı Novodeviçi’de bulunuyor. Bütün bu ünlü isimlerin yanında bir Kürdün mezarı da bulunuyor, Kirmaşan lakabıyla Kürt olduğu anlaşılıyor.

A+A-

Haber Merkezi - Novodeviçi Mezarlığı Moskova'nın güney batısında yer alan tarihi bir mezarlıktır. 16'ıncı yüzyıldan kalma aynı adı taşıyan manastırın bitişiğinde bulunan mezarlık, 1898'de hizmete açılmıştır. SSCB devrinden beri, Kremlin duvarının dibine gömülen birkaç isim hariç- ülkenin en önemli mezarlığı konumundadır. Ancak 1904’ten bu yana ünlü şahsiyetlerin mezarı Novodeviçi yer alıyor.

Çehov'dan Gogol'e Boris Yeltsin 'den Nazım Hikmet’e kadar pek çok ünlü ismin mezarı Novodeviçi’de bulunuyor. Bütün bu ünlü isimlerin yanında bir Kürdün mezarı da bulunuyor, Kirmaşan lakabıyla Kürt olduğu anlaşılıyor.

Kendi toprakları dışında olmasına rağmen İran ve Fars dili adına önemli çalışmalara imza atmış bir şahsiyet. Kendi ülkesi dışında bakan mertebesine ulaşan nadir kişiler arasında yer alıyor. Ancak kendi adına halkı için sadece “ilericilik” kimliği bıraktı.

Abulkasımi İlhami 1887 yılında Rojhılat’ın Kirmaşan kentinde dünyaya geldi. Babası maddi açıdan yoksul bir babanın oğluydu ama şiir konusunda oldukça zengindi ve oğlunu bu alanda eğitmeye başladı. İran’ın ünlü şairlerinden Firdevsi'ye olan sevgisinden dolayı ona Abulkasımi adını verdi.

3-069.jpg

Abulkasımi de Farsça şiirler yazmaya başladı. Bir süre babasının çizdiği tasavvuf ve irfan yolundan gitse de daha sonra solculuk ve komünizmle ilgilenmeye başlar.

Modern Fars şiirinin babası

İlhami ilk dönemlerde şiirlerini “Mirza Ahmed İlhami” adından yayımlar. Daha sonra şair kimliğini “Lalo” (Kelhuri lehçesinde dayı anlamına geliyor) olarak değiştiriyor. Sonrasında “Abulkasımi Lahuti” adını kullanmakta karar kılıyor.

İlhami lakabının ne zamandan beri ve neden Lahuti olarak değiştirdiği bilinmiyor. Ancak Lahut lakabını kullanması irfan ve İslami felsefede 4 âlem adı olan Nasut, Melekût, Ceberut, ve Lahut sonucu olan Lahut’dan aldığı sanılıyor. İlk üç mertebe bu cihanla ilgilidir ancak sonuncusu yani Lahut mertebesi yaratıcı ile ilgilidir.

Gençlik yıllarında klasik şairlerin izlediği irfani çizgide ilerlemiş ve dönemin İran matbaacılarında baskıya girmiştir. Gençlik yıllarında yazdığı şiirlere dair anılarında o yılların “çocukça” olduğu için “büyük hocalarının kötü bir taklidi” olarak adlandırıyor.

4-062.jpg

Lahuti çalışma ve arzularını hasıl etmek için genç yaşlarda Kirmaşan’dan Tahran’a taşınıyor. Tahran’a gittiği dönemde Kaçar padişahlarının yönetimdeki yetki ve güçleri sınırlandırılıyordu. O dönemin yaratmış olduğu atmosferin etkisi açıkça Lahuti’nin şiirlerinde gözlemlenebiliyor.

Ancak daha sonra kaleme aldığı şiirler hem içerik hem de tür olarak çok daha farklıdır. Lahuti, klasik Fars şiir normundan ayrılarak modern Fars şiirine geçiş yapan ilk şair olarak da bilinir. Bu nedenle bazı kesimler Nima Yuşic yerine Lahuti’yi “Modern Fars Şiirinin Babası” olarak tanıtır. 1905-1907 yılları arasında İran'da meşrutiyet talebiyle gerçekleşen İran Meşrutiyet Devrimi sırasında Mirzadeh Eshghi, Arifi Qazwini ve Ferughi Yezdi ile birlikte Kaçar Hanedanı’na karşı alaycı bir üslupla şiir yazmış ve iktidara karşı çıkmışlardır.

Nasıl komünist olmaya karar verdi?

Lahuti, İran kolluk kuvvetlerinde (Jandarma) çalışmaya başladı. Ancak bu iş hayatını ve düşüncesini tamamen değiştirdi. Jandarma olduğu dönemle ilgili anıları şöyle anlatılır;

“Yakınlarının teşviki ve yönlendirmesiyle 1904 yılında Jandarmaya katıldı. 8 yıl jandarma görevi yaptıktan sonra Sultan rütbesine yükselerek Kum ve Kaşan yolunda bulunan bir karargâhta göreve başladı. Görev yaptığı karargâhta insanlardan vergi ve haraç aldığı gerekçesiyle yolsuzlukla suçlandı. İftıralar nedeniyle yanında çalışan birini öldürdü. Kum’daki molla ve mezhebi şahsiyetler Lahuti hakkında suç duyurusunda bulundu. Akabinde yakalanarak Tahran’da bulunan jandarma hapishanesine götürüldü. Hapishaneden kaçarak Kirmaşan’a gitti. Bir süre orada saklandıktan sonra hakkında idam cezası çıkarıldığını öğrenir. Lahuti bu olaylardan dolayı din ve dine karşı bakış açısı değişir. Kendisine karşı yapılanlar yüzünden Lahuti lakabından vazgeçmeye bile yeltenir. Ancak kendine olan güveni ve gururu buna engel olur. O günden sonra molla ve din adamlarına karşı duracağına söz verir. Daha sonra Hanekin’e yerleşmeye karar verir. Oradan da önce Musul’a daha sonra Halep ve en nihayetinde İstanbul’a varır. Kendi deyimiyle ‘Sosyalizmin adaleti inşasını öptükten sonra’ komünist olmaya karar verir.

5-051.jpg

Lahuti, düşünce yapısındaki değişimini şiirlerine de taşıdı. Fars edebiyatında ‘Proletarya’ şairi lakabını alır. Farsça şiirlerinde ilk kez Lahuti sınıflar arasındaki farklılıklara dikkat çeker. Enternasyonal marşını Farsça’ya ilk çeviren de odur. Fars yazar ve şair Ahmet Şamlu Lahuti’nin ardından marşı Farsça’ya yeniden çevirmiştir. Ancak Şamlu’nun çevirisi Lahuti’nin çevirisinin önüne geçememiştir.

İstanbul’da birkaç yıl kaldıktan sonra İran hükümeti Kaçar ve Pehlevi iktidarı içindeki bazı arabulucular sayesinde Lahuti’ye af çıkar ve İran’a geri döner. Hayatına bir süre Kirmaşan’da devam eder. Ancak düşünce yapısındaki değişim nedeniyle Lahuti 1917 yılında Kirmaşan’da ilk gazetesini Bestun Çep (Sol Bestun) adında yayımlar. Ardından İşçi Tayfası adında bir parti kurmaya karar verir. Daha sonra eski mesleği olan jandarmaya geri dönerek hemen rütbe alarak Tebriz’de göreve başlar.

İran’ın kuzeyindeki Bender Enzeli’de Haydar Ammoğlu tarafından kurulan İran Komünist Partisine üye olur.

Moskova’da Maksim Gorki’in yardımcısı oldu

İran’daki Kaçar iktidarına son verilen 1921 yılında yapılan darbe ve I. Dünya Savaşı’ndan sonra İran yönetimi sadece Tahran’ın kontrolünü elinde tutuyordu. Bu nedenle kaybettiği bölgelere yeniden hâkimiyet kurmayı amaçlıyordu. Horasan Devrimi’ni sonlandırmayı İran’ın kuzeyindeki Jangali (Orman adamı) hareketini ise çökeltmeyi başarmıştı.

Ancak Rojhılat Kürtlerinden İsmail Ağa Şıkaki’ye karşı (Sımko) yenilgiye uğramışlardı. Çıkan çatışmalarda kendisi gibi jandarma olan Ebulhasan adında bir kardeşi öldürüldü. Kürtlerin bu başarısı bazı üst düzey askeri yetkilinin İran’a karşı baş kaldırmalarına teşvik olurturdu.

O dönem Binbaşı rütbesi olan EbulKasımi Lahuti’nin öncülüğüyle başkaldıran askerler 30 Ocak 1922’de Tebriz’i ele geçirir. Bu isyan İran siyasi tarihinde “Lahuti Han Devrimi” olarak kayıtlara geçmiştir. Tebriz’i kontrol ettikten sonra “devrimci jandarmalar” Tahran’a doğru yol alırlar.  Ancak Erdebil Azerileri tarafından Tebriz’e yağma saldırısı Tahran planını devre dışı bırakır. Daha sonra İran Ordusunun Tebriz’i yeniden kontrol etmesiyle Lahuti ile arkadaşları kenti terk edip Sovyetler Birliğine sığınır. 

14 Şubat 1922’de Aras nehrinden geçtikten sonra Lahuti için yeni bir dönemin kapıları aralanır. Sovyetlere vardığında Komünist Partisi üyesi olur ve subay olarak bir süre sınır bölgelerinde görev yapar. Sonra Rusya’nın Başkenti Moskova’ya yerleştikten sonra Sovyet Yazarlar Derneği’ne üye olur. Kısa süre sonra Maksim Gorki’in yardımcılığı görevine getirilir.

6-042.jpg

Sadreddin Ayni’yi ölümden kurtardı

Lahuti, 1925 yılında Tacikistan’a gitmek ve orada yaşamak için Sovyet Komünist Partisi’nden izin alır. O dönem Moskava’da Sadreddin Ayni, Muhammeddinov ve Abdurrahim Hacıbayov gibi Tacik liderler onu Taciklerin Türk ve Özbeklerden farklı bir millet olduğu ve kendi devletlerini kurmak için savaşmaları gerektiği konusunda henüz yeni ikna etmiştir. Kendisi ile birlikte hediye olarak Tacikistan’a bir baskı makinası da götürür. Tacik Yazarlar Birliği Başkanı Nizam Kasım’ın anlattığına göre o dönem matbaa veya baskı makinası Tacikistan’da altından daha değerlidir.     

Duşanbe’ye yerleştikten sonra Ayni ve arkadaşları ile birlikte ulusal bilinçlenme, Tacik ulusu, dili ve edebiyatı hakkında halka ulusal bilinç aşılamaya başlar. Dört yıl sonra Tacikistan’ın bağımsızlığı için herşey hazırdır. 1929’da Tacikistan Cumhuriyeti bağımsız bir cumhuriyet olarak tanınır. Bağımsızlıktan sonra Lahuti Tacikistan milli marşını yazar ve burada Bilim, Kültür ve Sanat Akademisi Başkanı seçilir.

Tacikistan’da o dönemde bilim, sanat ve kültürün gelişmesi, tiyatro ve müzik eserlerinin temelinin oluşturulması, yazarların teşvik edilmesi ve yazılarının Tacikistan’da yayımlanması gibi birçok konuda atılan adımlar Lahuti’nin yürüttüğü mücadelenin izlerini taşır. 

Tacikistan devletinin istikrarı, devletin kuruluşunu destekleyenlerin hoşuna gitmez. 1937’de Sadreddin Ayni, Pantürklerin planı ile Tacik ve Rus siyasetçilerin sert eleştirilerine aynı zamanda güvenlik birimlerinin saldırısına uğrar.

Lahuti o dönem Sovyet lider Josef Stalin’in yanına gidip Ayni’nin canını bağışlaması için ricada bulunur. P olmazsa belki de Sadreddin Ayni de diğer birçok Tacik siyasetçi gibi idama gider. Belki de Sadreddin Ayni’nin ismi şimdi Tacikistan’ın beş önemli tarihi ulusal kahramanlarından biri olarak değil, hain ve lekeli yazılırdı.

Tacikistan’daki siyasi ve güvenlik meseleleri arasında Lahuti tekrar Moskova’ya dönmeye karar verir. Fakat bu dönüşün kendi isteğiyle olmadığını da vurgular.

Üç Kürtçe şiiri bulundu

Lahuti’nin Moskova’da geçirdiği hayatının son on yılı, kendi anılarını “Hayatım” adlı kitapta birleştirmekle geçti. O süreçte de Lahuti’nin vatanı ve ulusu hakkındaki inancı değişmemiştir. Mahabad’da Kürdistan bayrağı dalgalanırken o Moskova’da İran için şiir yazmakla meşguldü. Mahabad Kürdistan Cumhuriyeti’nin kurulduğu dönemde Farsça “Vatanım” adlı şiiri yazar.

Lahuti’nin görüşleri baştan beri eserlerinde açığa çıkar. Şu ana kadar Kürtçe yazılmış üç şiiri bulunur. Bunlardan biri 1919 yılında İstanbul’da çıkarın Jîn dergisinde yayımlanır. Şiirde Kürtler çağrıda bulunan Lahuti, ülkelerini sevmelerini ve haklarına kavuşmak için çabalamalarını öğütleri.

“Ey Kürt milleti! Uyan artık bu uyku züldür. Peygamber de emreder; Dinin mayası vatan sevgisidir.”

Ancak aynı şiirinde Rojhılatlı Kürtlere İran’dan ayrılmamayı da nasihat eder ve şöyle der:

“İran Kürdün vatanıdır, Kürtler İrani millettir. Vatan toıprağına hasım olmak zillet ve züldür.” 

Aynı zamanda Osmanlı iktidarı altındaki Kürtleri de İran’a bağlanmaya teşvik eder:

“Kurmanc! Artık ilhak ol İran’ı ahirin et. Artık vatanına mulhak olmanın zamanıdır ve güzeldir.”

Lahuti halkının haklarına böyle baksa da o ilerici fikirleri ile Kürt aydın ve öğrenciler arasında saygın bir yere sahiptir. Aynı zamanda insani ve humanist düşünceleri ile de ilericidir. İnsanlardan kendilerini yetiştirmelerini ve modern fikirlere açık olmalarını ister. Kadın hakları hakkında da birkaç şiiri olan şair, kadınlardan hakları için mücadele etmelerini ister.

Lahuti bütün ümitleri ile birlikte 1957 yılı Newroz’unda (21 Mart), 70 yaşındayken Moskova’daki bir hastanede hayata gözlerini yumar ve Novodeviçi Mezarlığı’nda toprağa verilir.

Novodeviçi Mezarlığı şuan kentin turistik mezarlarından biridir ve turistler tarihe damga vurmuş şahsiyetlerin mezarlarını ziyaret etmek için buraya uğrar.

Lahuti tüm hayatı boyunca, tüm kabiliyeti ile İran’a hizmet ettiği halde, İran onu Fars bir şair diye tanıtmaktan ve birkaç eseri yayınlamaktan başka onun için hiçbir şey yapmamıştır.

Tacikistan’da saygın, İran’da gözardı edilen şahsiyet

Tacikler İranlılara oranla Lahut’ye daha vefalı olmuşlardır. Tacik yazarlar duvarında ona özel bir yer ayırtılmıştır. Tacikistan’da hükümete ait tiyatro akademisi onun adına açılmıştır ve Duşanbe’deki eski tiyatro binasının karşısına heykeli dikilmiştir. Hayatı ve eserleri hakkında birçok kitap yazılmıştır. Her yıl bu ülkede Lahuti’nin eserleri hakkında seminerler düzenlenir. Tacikistan’dayken yaşadığı ev müzeye dönüştürülmüştür, ona ait şahsi eşyaları korunur.

Tacikistan’da her yıl en iyi gazeteciye verilen ödül de Abulkasım Lahuti adına verilir. Doğum günü farklı seminer ve etkinliklerle kutlanır. Vefatının üzerinden 63 yıl geçmesine rağmen Tacik halkı onu “Üstad” diye anar. Ülkenin modern şiir, tiyatro ve opera kurucularından biri olarak sayılır.

Lahuti’nin kalemi sadece siyaset ve devrimi yazmamıştır, o aynı zamanda usta bir dille aşk şiirleri de yazmıştır. “Yarî kemer barîk” (İnce kemerli yar) şiiri bir aşk şiiri olup Tacikistan’daki Mestiçahi bölgesinde yaşayan kız ver erkeklerin aşkını anlatır. Şiir hala bir aşk deyişi olup Tacik ve Afgan sanatçılar tarafından şarkı olarak okunmuştur.

Rudaw

 

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.