Normalleşme anlaşmasının asıl hedefi İran, 2. hedefi Türkiye

Normalleşme anlaşmasının asıl hedefi İran, 2. hedefi Türkiye

İsrail ile Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn arasında normalleşme anlaşması dün Beyaz Saray’da düzenlenen törenle imzalandı.

A+A-

Anlaşmayı VOA Türkçe’ye değerlendiren Arap Körfez Ülkeleri Enstitüsü uzmanı Hussein İbish, ” Anlaşmanın asıl hedefi İran olsa da, ikinci hedefi de Türkiye” dedi.

Merkezi Washington’da bulunan Arap Körfez Ülkeleri Enstitüsü kıdemli uzmanlarından Hussein Ibish, Türkiye’nin anlaşma karşısındaki tutumunu VOA Türkçe’ye değerlendirdi:

BAE ve İsrail arasındaki normalleşme anlaşmasında “Türkiye’nin ikinci hedef olduğunu” söylen İbish, şunları belirtti:

“İki hükümet arasındaki siyasi anlaşmazlıklara rağmen, Türkiye’nin İsrail ile uzun süreli yakın ilişkileri var. Bu nedenle Türkiye’nin normalleşme anlaşmasını eleştirmesi gülünç. ‘Benim dediğimi yap, yaptığımı yapma’ demenin klasik bir yolu. O nedenle ciddiye alınması zor. Bununla birlikte, bütün bu anlaşmaların asıl hedefi İran olsa da, İsrail-BAE arasındaki normalleşme anlaşmasının ikinci hedefi de Türkiye. Normalleşme anlaşması İran’a karşı oluşan ülkeler bloğunu ve aynı zamanda Türkiye ile Sünni İslamcı müttefiklerine karşı koalisyonu güçlendiriyor. Bu grup da temel olarak BAE, Mısır, Sudan ve İsrail’den oluşuyor. O nedenle Türkiye’nin bu konuda başka bir sebeple endişelendiği açık…”

“Filistinliler strateji belirlemezse tam bir felaket olacak”

İsrail ve BAE arasında ABD’nin arabuluculuğunda yapılan anlaşma, İsrail işgali altındaki Batı Şeria’daki ilhak planlarını askıya almasını ve BAE ile ilişkileri normalleştirmesini öngörüyor.

Filistin tarafı anlaşmaya tepkili. Trump yönetiminin ve hazırladığı barış planının İsrail yanlısı olduğunu savunan ve ABD’nin bu tavrıyla dürüst bir arabulucu rolünü kaybettiğini dile getiren Filistinli yetkililer, bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasının önünü açacak bir anlaşma sağlanmadan Arap ülkelerinin İsrail’le ilişkileri normalleştirmesinin iki devletli çözümün sonunu getireceği görüşünde.

Filistin tarafının itirazını değerlendiren Hussein Ibish, 2002 Arap Barış Girişimi’nin uzun süredir Filistinliler’in bu konudaki duruşunun sabit bir unsuru olduğunu, o nedenle normalleşme anlaşmasının hem Arap Barış Girişimi’ne hem de Filistinlilere yönelik büyük bir darbe olduğunu söyledi.

Arap Körfez Ülkeleri Enstitüsü kıdemli uzmanlarından Hussein Ibish, “Arap Barış Girişimi’nde normalleşmenin koşulu işgalin sona ermesiydi. Daha sonra bu yeniden yorumlanarak, normalleşme konusundaki ilerleme işgalin sonlanması konusunda ilerleme sağlanmasına bağlandı. Hem BAE hem de Bahreyn, Arap Barış Girişimi’ne bağlı olduklarını iddia etseler de, işgalin sonlanması ve normalleşme arasındaki nedensellik ilişkisi tamamen değişmiş görünüyor. Yani önce normalleşme sonra da işgalin hafifletilmesi” diyor.

BAE’nin ABD’den en azından 2024 yılına kadar İsrail’in yeni ilhak adımlarına onay vermeyeceğine ilişkin güvence almış olduğuna dikkat çeken Ibish, “Bu durum BAE’nin bir süreliğine İsrail’in ilhak planlarını durdurduğu iddiasını güçlendiriyor. Bu da Filistinliler’e yardım etmekle kalmayıp, iki devletli çözüm ve dolaylı olarak Arap Barış Girişimi’ne de can simidi uzatmış oluyor. Yani bir yandan Arap Barış Girişimi’ni ve onun etrafında oluşan mutabakatı terk ediyor gibi görünüp, diğer yandan bu planın tamamen yok olmasını bir anlamda önlemiş oluyor. Çünkü ilhakın devamı iki devletli çözümü tamamen denklem dışı bırakırdı. Her şekilde Filistinliler kendi proaktif stratejilerini formüle etmek zorunda. Arap Barış Girişimi’ne güvendikleri için bunu uzun süredir yapmıyorlardı. Trump’ın ilhak planını geçtiğimiz Ocak ayında açıklamasının ardından Filistinliler buna doğrudan ‘Hayır’ demişti. Ancak bu yeterli değil. Kendi stratejilerini oluşturmak zorundalar. Yoksa onlar için tam bir felaket olacak” sözleriyle değerlendirdi.

Filistin davasıyla yakından ilgilenen ülkelerden biri de Katar. Katar bundan birkaç yıl önce İran’la ilişkilerini kesmediği gerekçesiyle BAE, Mısır, Bahreyn ve Suudi Arabistan’ın ambargosunun hedefi olmuştu. Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, İsrail ve BAE’nin normalleşme anlaşmasını imzalamasından bir gün önce Katar’daydı.

Pompeo’nun Katar ziyaretini de VOA Türkçe’ye değerlendiren Hussein Ibish, Katar ve ABD arasındaki ilişkilerin temel olarak askeri alanda olduğunu ve bu ilişkilerin de bu gibi endişelerden bağımsız olduğu görüşünü dile getirdi.

/VOA/

 

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.