MİT Operasyonu ve PKK

MİT Operasyonu ve PKK

Hüseyin Şahin

A+A-

2x2=4`tür. Matematiği köyde öğrendiğimde böyleydi, dünyanın en ücra yerinde de aynıdır yani sonuç değişmedi ve değişmezde. Referandumun yapılmasına iki hafta kaldı. Referandum yanlıları ve karşıtları arasında ciddi bir hareketlilik yaşanmaktadır. Referandum taraftarları bu günü bir bayram sevinciyle karşılayıp, safları sıklaştırarak, omuz, omuza hep birlikte halaya dururlarken, karşıtlarda, her türlü karşı girişim için ayak diretmektedirler. Bu nedenlerden dolayı bir önceki yazımdada belirtiğim gibi  Güney Kurdistan’a doğru ciddi bir trafik yoğunlu yaşamaktayız. Her iki tarafta pes etmek istemiyor, bilakis satrançta olduğu gibi kimi figür ve taşları ileri sürüp test etmektedirler. Bu durum referanduma saniyeler kalada devam edecektir. Bu nedenlerden dolayıda hiçbir Kürt  'Su uyusa' bile ihtiyadı elden bırakmamalı ve uyanık olmalıdır.

 

Referandum tarihi açıklandıktan hemen sonra PKK Ulusal Kongreden dem vurdu ve Suleymaniye de bu amaçla girişimlerde bulundu. Bundan beş yıl önceki PKK endeksli Ulusal Kongre girişiminin akibeti ortadayken ve fiyaskoyla sonuçlanırken, diğer ulusal Kürt güçlerinin bu yeni öneriye sıcak bakmayacakları açıktı. Bu yetmemiş gibi yine PKK endeksli yapılanmalarla 'Özerk Ezdi Şengal' bölgesinin ilanı, İran ve TC'nin zorlamasıdır. Hatırlanacağı gibi bundan üç ay evvel bu bölgede KDP ve Apocular arasında çatışmalar ve pravakosyanlar yaşanmıştı. Bu çatışmaların yaşanmasına İran Haşdi Şabi vesile olmuş ve TC de bu bölgeye zortu atışlarında bulunmuştu. Haşdi Şabi Irak Şii milislerinde oluşsa bile, maddi ve manevi desteğini hem Irak merkezi hükümetinden hemde İran'dan almaktadır. Bu örgütün Güney Kurdistan’da ve özelliklede Ezdilerin ağırlıkta yaşadıkları Şengal bölgesindeki Apocularla ilişkileri su götürmez boyuttadır. Tüm bunları toparlayacak olursak, Şengal' de ilan edilen Özerklik bir zorlama ve Güney bölgesel Kürt yönetimine karşı bir pravakasyon girişimidir. Bu nedenlerden dolayıda 2X2=4 tür.

 

Doğu Kurdistan’da son haftalarda devam eden halk gösterilerinin nasıl sonuçlanacağını şuan kestirmek güç olsa bile, sınır boyunda yaşanan gerilimin Güney Kurdistan içlerine yayılmasına meydan verilmemelidir. Zira bunu fırsat bilen İran'ın, çatışmaları Güneye yayarak referandumu sabote etmesi  olasıdır.

 

Gelelim zurnanın zırt dediği konuya. Geçenlerde Kurdistan Post'ta Yavuz Özcan'nın  yazısını okuyunca adeta dilimi yutar gibi oldum ve hemen toparlanıp kendime geldim. Y. Özcan'nın konuyla ilgili haber ve yorumunu olduğu gibi aşağıda aktarıyorum.

 

                         “Yüzyılın Operasyonu” nasıl yüzyılın fiyaskosu oldu?


Türk yetkililerinin Süleymaniye’de PKK Lideri Cemil Bayık’ı yakalama veya öldürme amaçlı düzenledikleri “yüzyılın operasyonu” fiyasko ile sonuçlandı. Operasyon için bölgeye giden 18 kişilik MİT birimi PKK tarafından tutuklandı. Türkiye bir yandan MİT’çilerin iadeleri için her türlü baskıyı yaparken, diğer yandan MİT görevlilerinin ifadelerinin yayınlanmasını engellemeye çalışıyor.


MİT’in Cemil Bayık operasyonu ile öncelikle savaşta psikolojik üstünlüğü ele geçirmeyi, ardından PKK ile Güneyli güçleri topyekün bir iç çatışmaya çekerek Güney’deki referandumu engellemeye ve nihayetinde de İran ile birlikte Kandil’e yönelik bir Sri-Lanka modeli operasyon düzenlemeyi planladığı bildiriliyor. Cemil Bayık daha yakalanıp getirilmeden kamuoyu hazırlanmaktaydı. Ümmet kurban bayramıyla birlikte bir başka bayrama hazırlanıyordu. Esas kurban Bayık olacaktı. Bayram tatili 10 güne çıkarılmıştı. Bunun sebebi Bayık’tı. Bir gazeteci devletin resmi ajansının 28 Temmuz’da önce servise koyduğu sonra geri çektiği şu haberi yolladı:


‘Elazığ'ın Keban ilçesine bağlı Aşağıçakmak köyünde yaşayan terör örgütü PKK'nın iki numaralı ismi Cemil Bayık'ın babası Mustafa Bayık, "Cemil benim için 33 sene önce ölmüştür. Onun yüzünden akrabalarım ve köydeki komşularım benimle konuşmuyor. Yakalanırsa ona hesap soracağım" dedi. ''Cemil Bayık yakalanırsa görüşür müsün?'' sorusuna ise Mustafa Bayık, "Yanına gidip 'Neden böyle yaptın?' diye hesap soracağım" yanıtını verdi.’ Tüm bunlar 28 Temmuz 2 Ağustos 20017 tarihleri arasında oluyor. Yani Türk medyası ise çok önceden Cemil Bayık’ın yakalanıp getirileceğine emin bir şekilde hazır manşetlerle bekliyordu.

 

Son olarak 3 Ağustos’da Cemil Bayık’ın bel ağrısı şikayetiyle Süleymaniye’de bir hastanede tedavi olacağı bilgisi alan MİT Dokan’a yerleşmişti. Buradan operasyonu sevk ve idare eden PKK Masası şefi ve Dış Operasyonlar Masası şefi ile kendilerini koruyan 16 MİT elemanını, (bunlardan Erbilli iki eski PKK kadrosu) PKK Dokan kasabasındaki bir evde tutukluyor........''

 

Evet değerli okuyucular, durum oldukça açıktır. ihtitatı hiçbir zaman elden bırakmamalıyız. TC, İran  ve diğerlerinin oyunları bitmez. Hele, hele söz konusu Kürtler olunca hiç bitmez. Türk devleti MİT aracılığıyla Suleymaniyede çok korkunç bir seneryo tertiplemiş ve gerçekleşmesi durumunda hem YNK, KDP ve PKK çatışması yeniden başlatılacak hemde bu vesile ile referandum ertelenmiş olacaktı. Bu pravakasyonla birlikte PKK diğer örgütlere yönelecek, bununlada birkaç kuş birlikte vurulacaktı. Kim nasıl ve niçin MİT' in Suleymaniye'deki eylem pılanını basına servis edip, korkunç katliamı ve referandumu ertelemenin önüne geçmişse, onları bu satırlar vasıtasıyla BİN defa tebrik etmek istiyorum. MİT elemanları Suleymaniye’de suç üstü yakalandıktan sonra Dışişleri bakanı Çavuşoğlıyla birlikte Ankara, Suleymaniye, Erbil trafiği bir anda yoğunlaştı.  Arkada süren pazarlıklar ve dayatmalar fayda etmeyince TC sayın Celal Talabani’nin partisi yani YNK' nin 80'e yakın elamanını bir günde Ankara'dan sınır dışı etti.

 

TC'nin A pılanı suya düşmüş olsa bile tescilli bu sistem, geriye kalan 27 harfi  şu veya bu şekilde alem edip, kallem edip yinede devreye sokarlar. Osmanlı geleneğini devir almış ve ona endekslenmiş bir yönetim sisteminde başka birşey beklemekte zaten olmaz. Bu bağlamda pazarlık, dayatma, şantaj ve pravakosyonlar TC  tarafında devam edecektir. Suçüstü yakalanan MİT elemanlarının isim ve fotoğraflarının basına servis edilmemelerinden de anlaşıldığı gibi, TC hemen PKK' lılarla aynı saatlerde uydu ve telsiz gibi teknik araçlarla pazarlığa girişmiştir. Bundan dolayıda  pazarlık gündemi yoğun ve karmaşıktır. Yukarı tükürseler bıyık, aşağı tükürseler sakal. Her iki durumdada TÜKÜRÜK bir yerlerine bulaşacaktır. MİT diyip geçmiyelim. MİT kimi örgütlerde olduğu gibi Apocu hareket içerisinde dahada aktiv bir durumdadır. PKK, MİT Oslo görüşmeleri hatırlardadır. Sakine Cansız hangi hesaplara kurban gitti kimi ip uçlara rağmen sırrını korumaktadır. Almanyada MİT elemanları cirit atıyor ve kimileri ise tutuklanmaya başladılar bile.  Bunu TC misilleme olarak Türkiye kökenli Almanya vatandaşı 50'i aşkın kişiyi tutuklayarak frenlemeye çalışıyor.

 

Türkiye açısında çember giderek daralıyor. Erdoğan ve dolayısı ile AKP'nin manevra yapma şansıda zayıflıyor. Erdoğan ve Şürakası giderek Avrupa ve Dünyada yanlızlaşarak sıfırı tüketiyor. Güney Kurdistan’da referandumun kabulü ve onu izleyecek Bağımsızlık adımlarıyla  Kürtlere daha da bir güven gelecek ve bunu diğer parçalardaki gelişmeler izleyecektir. Bu durum Erdoğan rejiminin Kabusüdür. Bunun içinde Erdoğan saltanatı her türlü aracı devreye sokup, gelişmeleri kimilerinin elleriyle sabota etmeye çalışacaktır. Başarı şansı nedir, ne değildir hep birlikte göreceğiz.

Suleymaniyede şimdilik bomba ellerinde patladı,  bundan dolayıda AKP, Şürakası ve MİT Suleymaniye'dede suç üstü yakalandı.

 

Kürt'lere her yerde yaşamı dar etmeye çalışan bir yapıyla karşı karşıyayız. Bunun ne güneyi, batısı, doğusu nede kuzeyi vardır. Kürt her yerde Kürttür. AKP İslamın yanısıra milliyetçiliğide kamçılayarak  sırf  Kürt karşıtçılığından dolayıda  giderek MHP' ye benzedi. Bundan AKP'nin geri adım atması düşünülemez. Bundan dolayıda  AKP' den bu saatten sonrada birşeyler beklemek, abest kaçar. Kürtler dolayısı ile PKK bunu görmeli ve varsa manevra kabiliyeti  buna göre satranç masasında oyun kurmalıdır. Apo'yu şantaj unsuru olarak kullanıp, kimi zaman ipleri gerebilir hatta onu ev hapsine bile alabilirler. Kimi HDP milletvekilerini ve PKK  tutuklulularını dahi serbest bırakabilirler.

 

Benim sonuç olarak  diyeceğim şudur: Şayet varsa İnsan olarak biraz vijdan, onur, yurtseverlik ve duyarlılık, Kürtler bu pazarlık masasında basit, ucuz ve karşılıksız vaatlerle, eli boş kalkmamalıdırlar. Boğulacaksak deryada boğulalım, referandum talebinde ısrardada olduğu gibi bağımsızlık için duruş sergileyip, kararlı ve direngen olalım. Bu bilek artık hiçbir zaman asla bir daha ebediyen bükülmemelidir. Çocuklarımıza dolayısı ile ele ve güne rüsva olmama bundan geçer.

 

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.