Ali K Yıldırım

Ali K Yıldırım

Yazarın Tüm Yazıları >

MEDLER VE DARİUS’UN KRALLIĞI VE DİNİ GASPI

A+A-

MED İMPARATORLUĞU

amerika-003.jpg

M Diaknoff’a ait (1985) olan Med Federasyonu’nu gösteren harita. Harita imparatorluk dahilinde yaşayan halklar ile ilgili değerli bir bilgi kaynağını oluşturmakta.

Yukarıdaki haritada Astiyagas’ın isminin parantez çerisinde “Azi Dehak’’ olarak verilmiş olması Mehrad R. İzady’in iddiaları ile uyuşuyor. Astiyagas haritada sari ile gösterilen; bugünkü Afganistan Kuzey’de ise bir Bactria ve Part ülkesi, Orta Asya’yı topraklarına katıyor., Bu eylemine tepki olarak, Doğu İran bölgesi halkının Astiyagas’ı daha önce yaşamış olan başka bir ‘’Azhi Dehak’’a benzetimiş olması da pekala mümkün. Başta Heredot, Ctesias, Xenopen ve Arami kaynaklarında Astiyagas’ın diğer isminin Azhi Dehaq olduğuna ilişkin bir bilgiye rastlanmaması tesadüf olamaz. Dêhaq/Dahak isminin etimolojisi de başka çağrışımlar uyandırmaya müsait. Buradaki ‘’dê’’ öneki ‘’anne’’ ise, kelime ‘’annesi Haq olan’’ veya ‘’Dahak’’ ‘’Hak’tan gelen’’ anlamına geliyor, ki o zaman Batı ve Güney’de ilahi bir varlık olan ‘’Haq/Hak’’; Doğu ve Kuzey İran’lıların gözünde ‘şeytani bir varlık’ olarak görülüyor demektir. Bu nedenle Güney İran’a yerleşmiş olan Ahemenişler’in ‘’Hakhämaniš’’ ismiyle anılıyor olması da etimolojik olarak tahlili gerektirecek önemdedir.

Tom Holland Aryan kabilelerin MÖ 843 yılında Orta Asya’dan İran içlerine giren Horasan Anayolu boyunca yerleştiklerini belirtir.(1) Asuri kralı III Shalmanser’in (hükümdarlığı MÖ. 858-824) kayıtlarına göre, MÖ 8. Yüzyılın ortalarına doğru bölgede Med ve Fars aşiretleri, (Mada ve Parswa) epeyce kalabalık bir nüfus oluşturmaktadır; bunlar genellikle İran Kürdistan’ındaki Zagros dağlarının İrani dilini konuşmayan yerli toplulukları arasına yerleşmişlerdi.

MÖ 615 yılında birbiri ile kavgalı çok sayıda Zagroslar klanını Asur saldırılarına karşı birleştirmeyi beceren Med önderi Cyaxares; Yeni Babil İmparatorluğu kralı Naboplasser ile kurduğu ittifak sayesinde, Asurlular’ı yenerek Ninova’yı MÖ 612 yılında işgal eder ve Ecbatana’yı (Hamadan) başkent yapar. Sonrasında topraklarını Kızılırmak’a kadar genişleten Medler Batıda Lidya Krallığı ile komşu olur. Cyaxares’in yerine, oğlu Astiyagas geçer. Sürekli savaşmayı tercih eden Astiyagas; haritada göründüğü gibi, imparatorluğun sınırlarını, Batı’da Pontus ve Kapadokya’yı topraklarına katarak hayli genişletir. İşgal ettiği bölgelerdeki halkın doğal tepkisi dışında, uygulamaları nedeniyle, Astiyagas kendi halkının tepkisine de sebep olmaktadır.

MÖ. 7. Yüzyılın başlandgıcından İtibaren Zerdüşt öğretisi Medler içerisinde taraftar bulmaya başlar. Diğer İrani halklarda da 8. ve 7. Yüzyıl aralığında dinsel bir değişimin olduğu gözlenmektedir. Heredot’a göre Med Kral’ı Astiyagas’ın (MÖ 584-549) sarayında Kâhin olarak Magi ve rahipler görev yürütmektedir. O sırada kökleri Zerdüştlük öncesine dayanan Magi henüz bir kast veya meslek olmayıp; dinsel öğretmen, rahip, kahinlerin tedarik edildiği bir Med kabilesidir Zerdüştlük başlangıçta anti aristokratik eğilimleri olan bir öğretiye sahip idi. Muhtemelen Astiyagas’ın babası Cyaxeres’den itibaren Med sarayı Zerdüştlüğe eğilim göstermiş ve bu durum Med aristokrasisinin tepkisine sebep olmuştur. Med aristokrasinin desteğini alan Med generali Herpegus’un komplosunun başarılı olması bu destekle açıklanabilir (2). Nitekim bu nedenle Asur despotundan kurtulan halkın kendi despotunu yarattığı propaganda edilmektedir.

CYRUS İKTİDARI VE ATEŞGAHLAR

Heredot’a dayanılarak yapılan yorumlarda, Med kralı Astiyagas’ın; kendi vassalı olan bir Pars’lı ile evlendirdiği kızı Mandana hakkında gördüğü kabus dolu rüyaları, doğacak torununun kötülüğüne yorduğu ve onu öldürtmek istediği anlaşılıyor (3) Efsanenin doğru olup olmadığı bir yana, ya kötü yönetim aşırı bir paranoya sebep olmuş; ya da, daha büyük bir ihtimalle, Medliler tarafından yönetilmeyi hazmedemeyen Pers krallığı ve aristokrasisinin arka planda olduğu bilinçli bir karalama kampanyası başlatılmıştır. Med generali Herpegus ve yerli aristokrasi desteği ile bu kampanyada yerini almıştır.

Heredot’un anlattığı efsaneye göre, sonunda geçmişte öldürülmesi emrini verdiği, ancak kendi generali Herpagus tarafından gizlenilmesine yardımcı olunan torunu; dramatik bir dizi serüven sonrası, dedesi ile savaşa tutuşacak kadar yetişkin yaşa gelmiştir. Torunu Cyrus ile savaşan Astiyagas; generali Herpagus’un yaptığı iç darbe ile, iktidarını kaybeder, Savaşı kaybettiğini gören Astiyagas, kendi yanında danışman olarak bulundurduğu Magi’yi, yanlış yönlendirmeden sorumlu tutarak, öldürtür. Savaşı kaybeden Astiyagas’a dokunulmayarak ‘’Barcani’’ ye gönderilerek orada emekli olması sağlanacaktır (4). Heredot’un anlattığı efsane bir yana, bulgular; Cyrus’un, bir Ahameniş (Achaemenid) olarak, Anšan bölgesindeki kraliyet sülalesinden geldiğini göstermektedir (5).

Cyrus’un liderliğindeki Achamenid (Ahameniş) krallığı Medller’ı bir ortak olarak kabul eder; Med krallığı büyük ihtimalle tasfiye edilmez; general Herpegus imparatorluğun önemli bir şahsiyeti olarak Sardis (Manisa Salihli) bölge yöneticisi olacak ve torunları Lykia'ya, Muğla bölgesine yerleşecektir. Bürokrasisini koruyan Echbatana (Hamadan) başkent olmaya devam etmektedir. Ahameniş Med ve Pers krallıklarından oluşmakta ve Media ayrıcalıklı konumunu korumaktadır (6).

Lidya dahil, birçok ülke ile girdiği savaşa rağmen Cyrus tarihe adaletli biri olarak geçer; o tanrılar arasında fark gözetmez; başarısında bütün tanrıların katkı sahibi olduğuna inanır. MÖ 539 yılında Babil’i işgal ettiğinde Babil baş Tanrsı Marduk’un barış ve huzurun sağlanması için kendisini seçtiğini deklere eder. Son Babil kralı Nabonidus şövenist görünmemek için Harran ve Mezepotamya’nın Tanrı’sı Sin’e (Ay) ibadeti teşvik etmiştir. Cyrus bunu karşıt bir propaganda aracına dönüştürerek Marduk’un her yeri ‘radardan’ geçirerek kendisini seçtiğini ve Babil kralının sapkın/aykırı olduğunu ilan eder. O burada Marduk’a dua eder ve Musevi ‘’Anointed’’e saygıda kusur göstermez; Babil’e sürgün edilmiş Museviler’in memleketlerine dönmelerini sağlar; devleti teokratik değildir. Cyrus’un

yönetimi sırasında, Persliler dahi, eskisi gibi kendi antik tanrılarına ibadet ederken, dağlarına ve akan sularına hürmet ve de kralların mezarında at kurban etme geleneği sürdürülmektedir. Cyrus kendi anayurdu Pasargadea’da, ateşi hiç sönmeyecek, toprağa gömülü taştan, üç çok geniş ateşgah kurma emrini verir. O zamanlar ateş bütün bir Med ve İran ülkesinde kutsaldır. Zerdüşt’in kendisi ateşin alevini doğruluk ve gerçek sembolü olarak vaaz etmiştir. Cyrus’un kurduğu ateşgahlar ile, her gün ateşin önünde ibadet etmek kutsal bir görev olarak ad edilip yaygınlaştırılır. Ölülerin vücudunun yakılması ateşi kirleteceğinden, Zerdüşt tarafından bu gelenek önceden yasaklanmıştır. Doğu seferinde Cyrus; artan halk desteği ile, ateşgahların kendisine sağladığı yarara şahit olacak ve bu tipte ateşgahların sayısı artırılacaktır. Doğruluk ve gerçek (Rta, Akadca Arta) sembolü olarak Atar (Ateş) imparatorluğun sembolü olmuştur. Artık rahip Magiler alevin başında nöbet tutmak zorundadırlar (7).

Eskiden ateşi kontrol etmek için oluşturulan yapılarda, özellikle soğuk kış günlerinde, insanların toplanıp bir araya geldiği; eğlenme ve henüz tam bir standarta sahip olmayan dua gibi, sosyal faaliyetin çeşitli biçimlerini yerine getirdiğini tasavvur edebiliyoruz. Ancak krallığa ait ateşgahlarda artık rahip Magiler resmi görevli olarak ateş sürme törenlerini yönetiyor. Önce üç seferden oluşan bu namazlar (inbadet) zamanla beşe çıkarılacaktır.

Cyrus Persliler için ‘’Baba’’dır; Medler onu bir yabancı olarak görmez; Xenopen kendi ideal monarşisini Cyrus pratiği etrafında örer; büyük İskender’in onu taklit ettiği söylenir (8)

DARİUS’UN KRALLIĞI VE DİNİ GASPI

Jaxartes (Syr Darya) civarında bir savaşta, yetmiş yaşına varmış Cyrus kadın kraliçe Tomyres tarafından öldürülür (9) ve yerine oğlu Cambyses geçer. Onun döneminde Mısır işgal edilir. O da yabancı tanrılara hürmet gösterir; Mısırda Güneş Tanrı’sı Ra’nın oğlu olur..Mısır’da hakkında Kutsal Boğa’yı öldürdüğü dedikodusu yaygınlaştırılır. Zalim ve despot bir tiran olarak tanınan Cambyses Suriye içlerine düzenlediği bir seferde ölünce, yerine bir süredir harekete geçmiş olan, Horasan ve Orta Asya federasyonunun kıralı olan, adaleti ile tanınan kardeşi Bardiya geçecektir. Ancak Bardiya taç giymek için Hamadan’a doğru yol alır iken, o sırada 28 yaşında olan yeğeni Darius ve taraflarının komplosu ile yolda öldürülür ve cinayet; Bardiya'nın kılığına girerek krallık koltuğuna oturduğu iddiası ile, Gautama isimli bir Magi’nin üzerine yıkılır. Gautama büyük bir olasılıkla, kendi bölgesinde etkin olan Mithra’cı bir Magi idi. Böylece bir taş ile iki kuş vurulmuştur: Hem istenmiyen bir kral ve hem de Ahura Mazda yerine Mithra kültünü önde tutan bir Magi berteraf edilmiştir. Bazı kaynaklar Gautama’nın krallık koltuğuna oturduğunu iddia etse de, bu iddianın Darius tarafından o zamanlar aristokrasi karşıtı olan Magiler’ı karalamak ve giderek onları denetime almak için kurgulandığı akla uygun görünmektedir. İşler planlandığı gibi gider; komplo aristokrasinin desteği ile başarıya uğrar ve Darius’un MÖ 522-486 yılları arasında sürecek krallık dönemi başlar.

1-062.jpg

Kirmanşah’da Bihustun dağında Darius tarafından yaptırılan kabartmada Kral Darius ve ayağının altındaki Magi Gautama.

Darius tarafından dizayn edilen bu komplonun din sınıfı Magiler’in bilinç altına iktidara ortak olma veya ele geçirme fikrini yerleştirmiş olması da mümkündür. Ancak bunu Media’lı değil; ilerde ilk olarak, Sasaniler döneminde Fars rahipleri gerçekleştirecektir.

Din tarihi ve ötekileştirme açısından asıl önemli gelişme Darius ile başlar: Darius şimdi gasp ettiği iktidar sayesinde, Arta (Rta, hakikat/rasti) şampiyonu olmuş, Drauga/Drug (yalan) karşısında zafer kazanmıştır! Kozmoz’u ulu Tanrı adına kötülüklerden arındıracak‘’adil ve dürüst kral’’ iş başındadır. Bihistun’da anıta‘’Ahura Mazda Aryan Tanrısı’’ olarak nakşedilir.

Medler ve İranlılar’ın o zamanki dini olan Mazdaizm, bu topluluklar için birleştirici bir rol oynamıştır. Med bölgesinde, Mazdaizm içerisinde, halk arasında en güçlü pozisyona sahip Tanrı; Güneş Tanrı’sı Mithra/Mehr iken, Doğu’da Ahura Mazda üstün tutulmaktadır. Orijinal Avesta dili onun Chorasmia’ya (10) ait olduğunu gösteriyor. Buna rağmen Zerdüşt diğer tanrıları (yazatalar) kendi kutsalına dahil etmiştir. Bu bakımdan, inançta bir çatışma değil, bir kaynaşma-füzyon- yaşanmaktadır. Tarihçi çevrelerde yaygın olan kanı Zerdüşt peygamber’in MÖ 1000 yılı sıralarında yaşamış olduğu yönündedir; o ne Med ve ne de Pers idi; onun öğretisi Zagroslar’a Doğu’dan geldi. O, Evren’de iyi ve kötünün sonsuz savaş halinde olduğunu, doğruluk ve gerçeğin; yalan ve sahtelik üzerinde kıyamet gününde sağlayacağı kesin zafer ile bu savaş bitip , yerine sonsuz barışın geleceğini vaaz etmiştir. Bu kesin zafere; yaşamın, bilgi ve ışığın Rabbi olarak, tek yaratılmayan Tanrı Ahura Mazda başkanlık edecek; onun özündeki sonsuz ışığın birer görünümü kutsal ve ölümsüz altı Amesha Spentalar’dan fışkıran bütün iyilikler, alevin kandilden kandile geçmesi gibi süreklilik kazanarak devir daim (devam) olacaktır (11).

TANRININ OĞLU (BAGA/BEG) KRAL DARIUS

Ahura Mazda’nın yarattığı Dünya’nın dışındaki Devler Dünya’sında, kötülük ve yalan ve de anarşi hüküm sürmektedir. Ahura Mazda, iyi varlıkları içlerinde iyi ve kötülüğü barındıracak şekilde var etmiştir. Kötülükten yana tutumunda serbest olup, kaderini belirleyebilen İnsanoğlu, kıyamette bu tutumun hesabını verecektir. Eğer iyilik ve kötülük insanoğlunun içinde ise, bundan çıkaracak sonuç; kötülüğü öldürmek adına insan öldürmenin, beraberinde iyiyi de yok etme sonucunu doğurmasıdır. Ancak Kral Darius o kanaatte değildir: o kendisini yalana karşı doğruluk ve hakikatin temsilcisi olarak i ilan eder; Medler’in kutsal gördüğü Zagroslar’ın en kutsal yerinde, Bardiya’yı öldürdüğü yerin yakınına, kurdurduğu Bihustun yazıtlarında Darius; ‘’Ben yalanın takipçisi, inançsız ve eylemimde sahte olmadığımdan dolayı, o ve diğer tanrılar bana yardım etti’’ diye yazdırtır. Gaspçı kral, böylece tanrılar tarafından da tercih edilmiş ve eylemleri için aldığı onay ile doğruluğun ve hakikatin yeryüzündeki nişanesi haline gelmiştir. Pers kıralı kendisini ulu Tanrı Ahura Mazda’nın oğlu (Baga/Beg veya Sogdianca”da Bay) ilan ederek ışık üzerindeki hakimiyeti de ele geçirecektir..

2-078.jpg

DARİUS’UN FARS MİLLİYETÇİLİĞİ

Darius’un dokunulamaz bir egemenlik kurduğunu sandığı bir sırada, Elam ve Babil’de ayaklanmalar patlak verir. Darius; daha önceleri Babil’i işgal eden kral Cyrus’un yapmaya cesaret edemediği, bir milyon nüfuslu şehri tümden işgal etmeyi başarır ve 49 isyancı komutan ile birlikte ayaklanmanın başı Nebuchadnezzar’ı, sahtekar ilan ettikten sonra, idam ettirir. Darius merkezden uzaklaşarak güçlerini dağıtmış iken, Doğu bölgesinde aristokrasi Vahyzdata isimli birisini çıkararak, aslında onun öldürülen eski Kral Bardiya’nın kendisi olduğunu deklere eder. Bu arada Phraortes isimli bir Med soylusu Hamadan’ı ele geçirerek Media’nın eski altın çağına geri döneceğini ilan eder.Ancak Horasan ana yolu çevresinde yerleşik olan Zagroslar’ın Med klanları birbirleriyle savaş halindedir. Darius; Doğu’da Vahyzdata’ya karşı kazanılan zafer sonrası, Medler üzerine yürür ve savaş sonunda Phraortes esir alınır. Burnu, kulağı ve dili kesilen Phraortes’in bir gözü kör edilir ve Hamadan krallık sarayının demirlerine zincirlenerek sergilenir; çok sayıda ileri gelen ayaklanmacının da derisi yüzülerek içine saman doldurularak teşhir edilir.

Bu başarıdan sonra sıra ‘‘Ben Darius, Fars’ın krallarının kralı, ülkelerin kralı, Hystapes’in oğlu , Arsames’in torunu, bir Ahameniş’’ diyerek; kendisini Cyrus yerine ikame edecek, soylu bir tarih yaratmaya gelinmiştir. Tarih yazımı Magiler’in ezberine bırakılamayacak kadar önemlidir. Fars dili yazı dili olarak kullanılmalıdır. Ve en önemlisi Darius’un tercih ettiği, kendisini koruyan ve kollayan Tanrı Ahura Mazda en yüksek Tanrı olmalıdır. Elamlılar’ın inançsız oldukları ve Ahura Mazda’ya ibadet etmediklerinden savaşı kaybettikleri propaganda edilir. Darius için ayaklananlar sadece yalanın taraftarı değil, devlere de ibadet edenlerdi; dış düşmanlar kafir olarak ezilmeli, savaşçılara cennet vaat edilmelidir. Bütün bunlar sonrası, Babil’den daha üstün, imparatorluğun baş merkezi olacak olan bir şehrin, Persepolis’in inşasına sıra gelmiştir. Doğu’da bulunan Persepolis yanında, Batı’da Elam başkenti olan Susa tahrip edilerek ikinci bir başkent olarak yeniden inşa edilir. Ancak hiçbiri kosmopolit ve canlı Babil’in, bu yönleri ile, yerini tutmaz. Doğu’da Penjap’tan, Batı’da Mısır işgali ile Afrika’ya dek genişleyen imparatorluk’da önemi azaltılan ufak krallıklar sistemi etkin bir vergi toplama mekanizmasına dönüştürülür (12). Darius’un başarısı kendisinden sonra gelecek olan birçok hükümdara ilham kaynağı olur. Aktörler değişse de, tarih kendi kendisini tekrarlayan döngülerle yoluna devam edecektir.

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.