Kurdish Studies Center Rapor: Kürtçe yayınlar üzerindeki baskı artıyor

Kurdish Studies Center Rapor: Kürtçe yayınlar üzerindeki baskı artıyor

.

A+A-

Kurdish Studies Center tarafından 16 uzman ve yayıneviyle görüşülerek hazırlanan raporda, Kürtçe yayınların üzerindeki baskıların çözüm sürecinin bitmesiyle beraber arttığı kaydedildi.

Yayınlanan raporda, son 10 yılda en az 165 Kürtçe kitabın yasaklandığına vurgu yapılarak, raporun amacının ‘Kürt kültürel yayıncılığının durumunu resmetmek ve maruz kaldığı zorlukları göstererek kamuoyunun ilgisini bu alana çekmek ve çözüm önerilerini tartışmak’ olarak açıklandı.

“Türkiye’de Kürt yayıncılığın en parlak dönemi 2013-2015 yılları arasında oldu”

Rapora göre Kürt yayıncılığını en parlak dönemi, Türkiye’nin Kürt Sorununa çözüm aradığı 2013-2015 yılları arası oldu.

Bu dönem Cumhuriyet tarihinde ilklerin yaşandığı yıllar olduğu belirtilen raporda şu görüşlere yer verildi: “Katılımcılar, bu durumu Kürtçenin devlet eliyle ‘pazar dili’ haline getirilmesinin 100 yıllık Cumhuriyet tarihindeki ilk örneği olması sebebiyle oldukça önemli buluyorlar. Yayıncılar bu somut adım haricinde Kürt meselesinin rahatlıkla konuşulmaya başlandığı 2014-15 yıllarında Kürtçe yayıncılığın zirveye çıktığını, yalnız Kürtçe basılan kitaplar açısından değil Kürt meselesi ile alakalı kitapların satışının da bu dönemde Kürt yayıncılık tarihinin en yüksek noktasına ulaştığını ifade ediyorlar. Çünkü Kürtçe eserlerin yanında Kürtlere hitap eden Türkçe kitapların basılmasının Kürtçeye dolaylı yoldan olumlu bir etki yaptığının altını çiziyorlar. Kendi dili ve kültürü ile bağı zayıflamış Kürtlerin Türkçe yazılmış bu eserler vesilesiyle ana dillerini öğrenmeye daha istekli davrandıkları, bu yüzden de Kürtçe eserlere ilginin arttığını aktarıyorlar.”

“Özellikle OHAL süreci Kürt yayıncılığı olumsuz etkiledi”

Kurdish Studies Center tarafından hazırlanan raporda, olumlu tablo, çözüm sürecinin bitmesiyle beraber gelen Olağanüstü Hal Sürecinde sona erdi ve bu süreç içerisinde Kürt yayıncılığın olumsuz etkilendi.“Çözüm Süreci’nin sona erimesinden sonra başlayan çatışmalı sürecin Kürt yayıncılığı üzerinde bir büyük tahribat yarattığı, katılımcıların tamamının mutabık olduğu bir nokta. Kürt yayınevleri çözüm sürecinin bitişiyle beraber Kürtçe kitap satışlarının azalmaya başladığını söylerken, özellikle 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminden sonra ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) sürecinin Kürt meselesi ile ilgili kitapların alımını ve dağıtımını engelleyen en önemli etken olduğunun altını çiziyorlar” denildi.

Rapora göre, OHAL sürecinde okuyucular Kürtçe veya Kürtlerle ilgili kitapları adreslerine istemekten çekindi, veri tabanlarından adres sildirme talepleri oldu, Kürtçe kitap satmaya başlayan kitabevleri zincirleri de geri adım attı, fuarlar Kürtçe yayınevlerine yer vermedi. Raporda yer alan bilgilere göre, son 10 yılda sadece 2 yayınevinin 165 kitabı mahkeme kararlarıyla yasaklandı.

“Raporun ‘Sonuç ve Öneriler’ bölümü”

Yapılan çalışmada Kürt yayıncılığın gelişmesine yönelik “Sonuç ve Öneriler” kısmında şu maddelere dikkat çekildi:

-Kürt yayıncılığının gelişmesi için Kürtçe okur-yazarlığının artması gerekiyor. Seçmeli Kürtçe dersler bu noktada işlevsel olabilecekken derslerin seçilmesi; öğretmen atamalarının azlığı, ders seçiminin fiilen zorlaştırıldığı gibi gerekçelerle zorlaştığından bu mümkün olmuyor.

-Başta seçmeli derslerin seçiminin kolaylaştırılması ve teşvik edilmesi olmak üzere ana dilin eğitim sürecinin bir parçası haline getirilmesi Kürt yayıncılığını da geliştirecektir.

-Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlı açılan Kürtçe seçmeli derslerde okutulacak Kürtçe temel eserlerin bu yayınevlerinden temin edilmesi.

-Kürtçenin önündeki fiili engellemelerin kaldırılması ve keyfi yasaklama, engelleme gibi durumların ayrımcılık yasağı kapsamında değerlendirilmesi Kürtçenin kriminal bir bağlamda ele alınması durumunu değiştirerek yayınevleri lehine olumlu bir hava yaratacaktır.

-Kürt yayınevlerinin çalışmalarını da engelleyen tartışmalı “terör propagandası” yaklaşımının ifade özgürlüğü lehine değişmesi sağlanmalıdır.

-Kürtçe başta olmak üzere, Türkçe dışında yayın yapan azınlık dillerinin yayınevlerine teşvikler ve vergi indirimleri gibi destekler sağlanmalıdır.

-Kürtçe resmî olarak kabul edilerek dile anayasal bir statü kazandırılmalıdır.

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.