İHTİLAFIN ÜÇÜNCÜ AYAĞI: DEMOGRAFİ

İHTİLAFIN ÜÇÜNCÜ AYAĞI: DEMOGRAFİ

Devlet burası benim, buranın tarihi bana ait ve burada yaşayan herkes Türk’tür derken Kürtler “ben varım Kürdüm, bura bana ait bir coğrafyadır.

A+A-

 

Osman AYDIN

Bir devletin oluşmasının temel iki koşulu coğrafya ve bu coğrafya üzerinde yaşayan halktır. Bu iki unsurdan biri yoksa devlet de oluşmaz. Bir coğrafyanın üzerinde bir halkın veya halkların kuracağı devletin geçmiş hikâyesini de tarih oluşturur. Devlet, tarihi çoğu zaman yaşanan değil,
yaratılmış, bilinen değil, bilinmesi istenen hikâyeyi hazırlar ve sunar.

Osmanlı İmparatorluğu’nun Balkanlar’dan el çektirilmesi sonucu Osmanlı aydınları, “Osmanlıcılık” ve “İslamcılık” akımlarının imparatorluğu kurtaramayacağını anlayınca, dış kaynaklı “Türkçülük” ideolojisi etrafında kümelenip örgütlendiler. Bunun en güçlü ve somut sonucu iktidara yürüyen İttihat ve Terakki Cemiyetidir. Bu örgüt, 1911 Selanik Kongresinde Anadolu’da bir ulus devlet kurma kararı aldığında, bu devletin üzerinde kurulacağı coğrafyanın da demografik yapının da çok sorunlu olduğunu biliyorlardı. Çünkü Anadolu diye tanımlanan coğrafyanın büyük bölümü başka halklara ait bir coğrafya idi ve Türk nüfusu bu coğrafyada azınlıktı.

Anadolu Coğrafyasının ele geçirilmesi için, 1912 yılında başlayıp, 1964 yılına kadar süren süreçte 1.250.000 Hıristiyan Pontus Rum’u en radikal yöntemlerle, bu coğrafyadan sürülerek veya öldürülerek arındırıldı.

1915 yılında bir milyona yakın Ermeni aynı akıbete uğradı.

1916 yılında 800.000 Kürt yaşam alanlarından koparılıp asimile edilmek üzere Batı Anadolu’ya sürülürken, yetkililerin açıklamalarına göre bunların yarısından çoğu sürgün yollarında öldürüldü. Ancak Kürt nüfusu fazlaydı ve hala ciddi bir demografik sorundu. Bu nedenle ikinci bir sürgün dalgası için hazırlıklar yapıldı ama 1. Dünya Savaşı ve İttihat ve Terakki iktidarı son bulunca bu plan uygulanamadı ve Kürtler yurtlarında kaldılar.

İttihat ve Terakki iktidarı bir ulus devlet kuramadı ama kendisinden sonra gelecek olan kadrolar için bunun önünü açmışlardı. Yani yol temizliği yapılmıştı.

İttihat Terakkinin B takımını oluşturan Mustafa Kemal ve Balkan kökenli arkadaşları elde kalan Anadolu toprağı, üzerinde bir ulus devlet kurmayı başardılar. Artık bu coğrafyada yapılan demografik arındırmalar sonunda Türkler çoğunluk nüfus olmayı başardılar ve bu coğrafyaya “Türklerin ebedi yurdu” deyip buraya ciddi bir dokunulmazlık kazandırdılar. Çünkü “son Türk Devleti” ve Türk halkı için bundan sonra yurt edinebileceği bir başka coğrafya artık yoktur. Bazı akımlar bu coğrafyaya “Anadolu” demeyi tercih ederken, Kemalistler yeni cumhuriyet için “Türkiye” ismini seçtiler ve böylelikle önceki on yılların etnik siyasetini onaylayıp sürdürdüklerini gösterdiler. Bu isimlendirme üzerinden bu coğrafya ve bu coğrafyada yaşayan halkların geçmişi ile ve gerçeklerle çelişen bir tarih yazdılar.

Cumhuriyetle birlikte Kürt nüfusunun yok edilmesinin imkânsızlığı anlaşılınca onu asimile ederek devlete monte etme planları yapıldı ve uygulandı. Kürt demografik yapısı hem nicel hem de nitel olarak değiştirildi.

Böylece devlet Kürtlerle yarattığı ihtilafın üç öğesini kendisi hazırladı. Devlet burası benim, buranın tarihi bana ait ve burada yaşayan herkes Türk’tür derken Kürtler “ben varım Kürdüm, bura bana ait bir coğrafyadır. Benim ve benim coğrafyanın özgün bir tarihi vardır ama sen bunu inkâr ediyorsun ve saptırıyorsun. Bana ait olana ben sahip olmalıyım” diyor

1992 yılında Başbakan Demirel bir söyleşide şunu demişti: “Ayağa kalkmak istiyoruz ama tarih eteğimizden tutup çekiyor”

Demirel doğru söylemişti. Yalan tarih insanın ayağa kalkmasına engeldir.

 

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İlgili Haberler