İHD: Cezaevlerinde durum çok vahim

İHD: Cezaevlerinde durum çok vahim

İnsan Hakları Genel Merkezi, korona virüsü tehdidiyle yüz yüze kalan hasta mahpuslar için açıklama yaptı: "Acil önlemler alınmadı. Durum giderek daha vahim bir noktaya gidiyor."

A+A-

Haber Merkezi - Korona virüsüne karşı hasta mahpuslarla ilgili alınması gereken önlemleri  daha önce açıklayan İHD Genel Merkesi, yetkililerin adım atmaması nedeniyle yeni bir açıklama yaptı. Açıklamanın tam metni şöyle:

Çin’in Wuhan kentinde 2019 yılı Aralık ayında ortaya çıkan korona virüs (COVID- 19), kısa sürede dünyanın tamamına yayılmış ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından küresel salgın (Pandemi) olduğu açıklanmıştır. 11 Mart 2020 tarihinde ise Sağlık Bakanı Fahrettin Koca Türkiye’deki ilk korona virüs vakasının tespit edildiğini açıklamıştır. 30 Mart 2020 itibariyle dünyada 787 bini aşan vaka tespit edilmiş ve 37.829 ölüm gerçekleşmiştir. Türkiye’de ise 10.827 vaka tespit edilmiş ve 168 ölüm gerçekleşmiştir.

20 Mart 2020 tarihinde yaptığımız ortak açıklamada Covid-19 salgını ve hapishanelerde acilen alınması gereken önlemleri kamuoyuna açıklamıştık.

Açıklamamızda belirttiğimiz acil önlemlerin alınmadığını ve durumun giderek daha vahim bir noktaya gittiğini belirtmek isteriz.

Tam da bu dönem Türkiye gündemini uzun zamandır meşgul eden ve bir türlü çözülemeyen hasta mahpusların tahliye edilmemesi sorunu, kendini daha görünür kılmıştır. Derneğimizin Merkezi Hapishane Komisyonu’nun çalışmaları sonucu güncellenen “Ağır Hasta ve Hasta Mahpus Listesi” güncellenmiştir.

Buna göre derneğimize ulaşabilen ve tespit edebildiğimiz kadarı ile Türkiye hapishanelerinde halen 590’ı ağır hasta olmak üzere toplam 1564 hasta mahpus bulunmaktadır. Bu sayının çok daha yüksek olduğunu özellikle belirtmek isteriz.

Ağır hasta mahpusların salgın hastalık durumunda ciddi risk grubunda bulunması nedeniyle serbest bırakılarak infazlarının ertelenmesini, tutuklu olanların derhal serbest bırakılmasını bir kez daha talep etmekteyiz.

İnfaz sistemindeki sorunlar ve özellikle de 2005 yılında yürürlüğe giren “5275 Sayılı Ceza Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun”un insani olmayan bir yaklaşım üzerine kurulu olması; otoriteyi ve kuralları dayatan, yaşama hakkını ve özgürlükleri değil, güvenliği öne çıkaran bir anlayışla hazırlanması ve uygulamada yaşanan sıkıntılar sorunları artırmaktadır.

Cumhurbaşkanlığı tarafından 29 Mart 2020 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan “Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yönetmelik” mevcut infaz kanunun mahpus haklarına aykırı yanlarını olduğu gibi taşımış ve uygulamada yeni sorunların oluşmasına sebep olacaktır. Derneğimiz bu konuda hukuki ve meşru haklarını kullanacaktır.

Uluslararası mevzuat devletlerce özgürlüğünden yoksun bırakılan kişilerin yaşam hakkı konusunda devletlere pozitif yükümlülükler yüklemiştir. Devletler, özgürlüğünden yoksun bırakılmış kişilerin sağlığa erişim hakkı konusunda özgür bireylerle eşit şartlarda bulunmasını sağlamakla yükümlüdürler. 5275 sayılı infaz kanunu ve ilgili yönetmelik BM Mandela Kuralları’na ciddi oranda uyumsuzluk göstermektedir. Bu konudaki eleştir ve önerilerimizi ifade etmeye devam edeceğiz.

Siyasi iktidarın uzun zamandır gündeminde bulunan infaz kanunu değişikliği, Covid-19 salgını da gözönüne alınarak infazda koşullu salıverme sürelerinin eşitliği ilkesine uygun yapılmalı. Hasta mahpuslar başta olmak üzere dezavantajlı grupların kısa sürede tahliyesini sağlayacak düzeyde düzenlemeler içermelidir.

Bunun yanısıra;

Halen hapishanelerde bulunan ağır hasta mahpusların tümü tam teşekkülü herhangi bir hastane raporuna istinaden derhâl salıverilmeli, tedavileri ailelerinin yanında sürdürülmeli ve sağlık sigortası devlet tarafından karşılanmalıdır;

Adli Tıp Kurumu sağlık sebebiyle infazın ertelenmesi raporlarında son ve tek merci olmaktan çıkarılmalıdır;

Sağlık sebebiyle infazın ertelenmesi kararlarında cumhuriyet savcılarının takdir yetkisi kaldırılmalı, hastanelerin verdiği raporlar esas alınarak cezaların infazları ertelenmelidir;

Hasta mahpusların infaz ertelemesi önündeki “toplum güvenliği bakımından tehlike” kriteri kanundan çıkarılmalıdır;

Hasta mahpusların infaz ertelemesinin önündeki engel teşkil eden infaz kanununun 25. maddesindeki “infaza ara verilemeyeceği”ne dair düzenleme ile 107. maddenin 16 fıkrasındaki düzenleme kaldırılmalıdır;

AİHM’in Kaytan – Türkiye kararı uyarınca mahpusların müddetnamelerinde yaşları ve sağlık durumları dikkate alınarak tahliye olabilecekleri uygun bir tarih yer almalıdır;

AİHM’in Gülay Çetin – Türkiye kararında belirttiği hususlara uyulmalı, hasta mahpusların tahliye edilmemesinin AİHS’in 3. maddesinin ihlali olduğu hatırda tutulmalıdır;

Cumhurbaşkanının sağlık sebebi ile mahpusları af yetkisini düzenleyen genelgesi değiştirilmeli, Adli Tıp Kurumu tek belirleyici olmaktan çıkarılmalı, Cumhurbaşkanı ağır hasta mahpuslar ile ilgili yetkisini ayrım gözetmeksizin kullanmalıdır.

 

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.