Hedefimiz devletleşme olmalidir

Hedefimiz devletleşme olmalidir

PAK gerçekten Kürt ve Kürdistan'ın içinde bulunduğu koşulara Kuzey Kürdistan'ın gerçekliğine uygun kurulmuştur.

A+A-

Ali Buran

Bu gün uygar dünyada yüzyıllardır çözülmeyen sorunların başında, Kürtlerin Ulusal Demokratik hakları ve Ortadoğu'daki çağ dışı sistemler gelmektedir. Birinci dünya savaşı devam ederken İngilizler ve Fransızlar, 1916'da Sykes-Picot anlaşmasıyla hem Kürdistan'ın, hem de ortadoğu'nun yeniden paylaşımını sağlamak istediler.

Bu paylaşımdan önce, 1639 İran/Persler ve Osmanlı arasında KASRI –ŞİRİN anlaşmasıyla Kürdistan ikiye bölünmüştü. Daha sonra, aslında Sykes-Picot'un farklı bir devamı olan 1923 Lozan anlaşmasıyla,Kürdistan dörde bölündü. Günümüze kadar devam eden bu haksız bölüşüm ne Ortadoğu'ya ne de Kürtlere huzur ve barış getirmiştir. Kürtler Lozan'ın mağdurları olarak hiç bir zaman bu haksızlıkları kabullenmediler.

Bugün gerçekten de bölgede yaşanan alt üst oluş ve değişimleri, Kürtler açısından tarihi bir fırsat olarak değerlendirmek lazım. Onun için Kürt örgütlerinin yaşadıkları ülkelerdeki pozisyonlarını güçlendirmeye dönük çok hızlı ve akıllı bir politika izlemeleri gerekiyor. Kürtlerin için en büyük zorluğu Arap, Acem ve Türk devletleri tarafından haksızca bölüşülmüş olmalarıdır. Dört devletin eğemenliği, zorunlu olarak her bölgedeki Kürtlerin hem mücadele yol ve yöntemlerinde, hem de pratikte farklılıklara yol açmaktadır.

 Bu gün PAK gerçekten Kürt ve Kürdistan'ın içinde bulunduğu koşulara Kuzey Kürdistan'ın gerçekliğine uygun kurulmuştur. Ama gel gör ki, tüm bu gelişmelere rağmen, bugüne dek dünyayı yöneten güçler statükoyu değiştirmek istemediler. Yıllardır Kürtlerin, Iran, Suriye ,Irak ve Türkiye sürdürdükleri mücadelenin , özgürlük ve demokrasinin habercisi olacağı kesindir. Yeter ki Kürtler ulusal kurtuluş için ulusal birliklerini gerçekleştirebilsinler. Geçmişte Kürtler de çok farklı imkanları kendi lehlerine değişik nedenlerle kullanamadılar. Kürt halkı, ülkesi Kürdistan'da servetlerin kırıntılarına bile sahip değiller.

Bugün IŞİD gibi çağ dışı kan emici örgütün Kürtlere saldırması karşısında Kürtlerin göstermiş olduğu direniş ve DAİŞ'in yenilgiye uğratılması Kürtlerin tarihi bir başarısıdır. Kürtler bu toz dumanlı ortamda çok akıllı ve bilinçli bir politika ile geçmişin olumsuzluklarını, pek ala Kürt ve Kürdistan çıkarlarına uygun akılcı politikalarla ,tersine çevirebilirler.Gerçekten gerek Rojava'daki direniş, gerekse Güney'deki IŞİD belasına karşı direnişleri , dünyada Kürtlerin saygınlığını, desteğini üst boyutlara çıkarmıştır. Doğaldır ki bugün sorunların çözümünde ülke ve halkların iç dinamikleri yanında, dünya devleti olan ABD'nin ve AB'nin önemli etkisi yadsınamaz. Uluslararası ilişkilerde enerji kaynaklarının paylaşımı neredeyse en temel faktörlerin başında gelmiştir.

Bugün dünyanın etkili aktörlerinin çıkarlarının Kürtlerin çıkarlarıyla daha fazla yakınlaştığı bir süreç sözkonusu. ABD ve nispeten Rusya siyasal coğrafyalara egemen olmak için rekabet içindedirler. Bazıları diyorlar ki, ''Kürtler ABD güdümünde devlet kurmak istiyorlar''. Peki sormak lazım bugün tüm dünya ABD' ye boyun eğerken, ABD ile ilişkiye geçmekiçin her şeyi yaparken, ABD'ye kafa tutmak Kürtlere mi kalmış? Düne kadar kan emici Saddam, bu gün ise Arap Körfez ülkeleri ile Türkiye, ABD müttefiki değilimdirler? Kürtler bu güne dek bu devletler tarafından hep kıskaç içine alınmadı mı? Bölgede Türkiye, S. Arabistan, ve Katar bir tarafta; Rusya, Çin, İran, Şii Irak vb. diğer tarafta yer almaktadır.

Dün de, bugün de Kürtler için çatışma merkezi Irak'tı (Güney Kürdistan). Bugün ise Suriye' de de (Rojava) dahil edildi. İnanıyorum Kürt halkı tüm bu badireleri onurlu bir birlik ile atlatacaktır. Dünya değişti, bölgemiz değişti; Kürtler ise birkaç defa değişti. Bundan böyle Kürtlerin yenilgiye asla tahammülü yoktur. Dünyada birkaç milyonluk, hatta birkaç yüz binlik devletler bağımsız olup, BM şemsiyesi altında dokunmazlıkları varken; 580,000 km2 alan ile 45 Milyon Kürt (Özgür Güney Kürdistan hariç) halen ülkelerinde modern anlamda kiracı statüsünde bile değiller. Böylesi bir ülkede her doğan Kürt çocuğu hem geçmişlerini sorguluyorlar hem de devletsiz olmanın ezikliğini yaşıyorlar. Bizlere düşen görev bundan böyle yaşamakta olan ve doğacak çocuklarımızı devletsiz bırakmamaktır. Her kim ki kendi çıkarlarını Kürt ve Kürdistan çıkarlarının üzerinde tutuyorsa tarih önünde hesap verecektir.

Bu anlamda bu gün Kürtler için birkaç değişik yol yöntem vardır. Öncellikle kendi iç dinamiklerini güçlendirip, birlikçi projeler üretip Kürt halkına sunmak; diğeri ise doğacak boşlukta, geçmişteki gibi ABD ve İsrail'i karşımıza almamaktır. Unutmayalım ki Ortadoğu'da bugün dört parçada en örgütlü ve dinamik güç Kürtlerdir. Onun için Sömürgeci devletler 1639 den beri Kürdistan'ı yazboz tahtası gibi kullanıp BRAKUJİ yaratıp Kürtlerin kazanımlarını yok etmişlerdir. Ortadoğu tarihinde tüm olumsuzluklara rağmen, Kürtler ulusal direnişlerden asla pes etmemişlerdir. Bu anlamda Kürdü ve Kürdistan'ı inkar eden politika ve hilelerle hiç bir sorun çözümlenemeyecektir Kürtler birlikte yaşadığı hiçbir halka ihanet etmemişlerdir.

Onun için de artık Kürtlerin birlikte yaşadığı halklardan, ihanet görmek gibi bir tahammülleri yoktur. Bunu tersine çevirmek birikimli, tecrübeli , genç ve dinamik kadroların çalışmaları ile mümkündür. Bilinmeli ki Kürtler artık sadece etkilenen, nasihat alan değil; nasihat eden, yol -yordam gösteren savaş, siyaset, diplomasi bilen güçlerdir. Kürdistan ve diasporada birikimli, deneyimli, teori ve pratiğiyle kabul görmüş onlarca önderlik yapacak kadroya sahibiz. İnsanlarımız çok çabuk yetişemiyor, her değerimizi korumasını bilmeliyiz. Yakın tarihe dek mevcut yapılar/örgütlülükler Kürt, Kürdistan sorunun çözümüne ve yol yordam üretilmesine ne yazık ki cevap vermediler. Var olan örgütlüklerin, PKK hariç çoğu arasında temel konularda eskisi gibi derin görüş ayrılıkları artık yoktur.

Bu anlamda özgürlük ve devletleşmeyi savunan tüm Kürdistanlı kadrolar, çok sağlıklı bir çalışıma ve yeni bir anlayışla ,Kürtlerin birliğini hedefleyerek, birlikte çalışarak, yeni projeler üretmekle, ancak geçmiş süreci telafi edebilirler. PAK bu yolda atılmış tarihi bir adımdır. Bu adımı daha da büyütmek lazım. Sonuç olarak Kürtlerin devlet hakkı başta olmak üzere, tüm hakları gasp edilmiştir Kimilerinin dile getirdiği ''Biz bağımsız devlet, federasyon istemiyoruz'' yaklaşımı doğru değildir. Her halk gibi Kürtlerin de kendi kaderlerinin belirleme hakkı vardır ve bu hakta ısrar edilmelidir.

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.