Fehim Taştekin: ABD, İdlib’de Türkiye’yi nereye itiyor?

Fehim Taştekin: ABD, İdlib’de Türkiye’yi nereye itiyor?

Taştekin: ABD’nin koruyucu bir kalkan işlevi görmediği bir durumda bu tür bir seçeneğin Erdoğan’ın tercihi olduğunu sanmıyorum. Rusya ile köprüleri atmayı göze alabilecek kadar Erdoğan’ın eli rahat değil.

A+A-

Haber Merkezi - Türkiye’nin dış politikası yeni bir krizle karşı karşıya. Suriye’nin İdlib kentinde Esad’a bağlı ordu ile karşı karşıya gelen Türkiye iki hafta içinde 13 askerini kaybetti. İdlib krizi nedeniyle Suriye ordusuna destek veren Rusya ile Türkiye arasında 2015 yılında yaşanan uçak krizine benzer bir sürece gidiliyor. Moskova-Ankara hattında soğuk rüzgarlar eserken, ABD’den ise Türkiye’ye İdlib konusunda “yanındayız” açıklamaları geliyor.

Rusya’dan alınan S-400’ler nedeniyle Türkiye ile kriz yaşayan ABD, üç Türk bakan hakkında aldığı yaptırım kararını bu süreçte kaldırarak Ankara’ya yeni bir mesaj verdi.

ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey de Ankara’ya gelerek “ABD, Suriye’ye, İran’a, Rusya’ya Hizbullah’a karşı Türkiye’nin yanındayız” dedi.

Tüm bu gelişmelerin ışığında bölgeyi yakından takip eden gazeteci Fehim Taştekin, Duvar’daki yazısında “Amerikalılar, Erdoğan’ı neden tutuyor?” sorusuna yanıt arıyor.

ABD’nin İdlib krizindeki iki temel beklentini aktaran Taştekin, şunları söylüyor: 

“– Birincisi, Türkiye ile Rusya arasındaki çatlağı büyütmek. Putin’in Türk-Amerikan uyuşmazlığını kullanarak Astana sürecini başlatıp ortaklığı S-400 satışına kadar vardırırken güttüğü mantık bu kez Amerikalılarca kopyalanıyor. Manidar bir zamanlama ile ABD Hazine Bakanlığı üç bakan ve iki bakanlığa koyduğu yaptırımları kaldırdı. Yani teşvik paketi açılıyor. ‘Hazır fırsatını bulmuşken Rusya’dan uzaklaş’ diyorlar.

– İkincisi, eğer Türkiye, Suriye ve müttefiklerini İdlib’de oyalarsa ABD’nin Fırat’ın doğusundaki askeri varlığına sıra gelmeyecek. Dün Haseke’nin doğusunda Amerikan güçleri ile yerel halk arasında yaşanan gerilim ve küçük çaplı çatışma, ABD’yi Suriye’den gönderme konusunda izlenecek stratejiye dair küçük bir ipucuydu. Suriye yönetimi askeri bir karşılaşmadan ziyade yerel unsurları harekete geçiriyor. Amerikan güçleri için güvenli seyir imkânının ortadan kaldırılması Suriye’de kalma konusundaki tartışmaları yeniden başlatabilir. O yüzden Amerikalılar İdlib ateşinin olabildiğince harlanmasını umuyor. Türkiye bunu yapacaksa ne âla!”

ABD’nin Suriye’ye yerleşmek için gerekçe yaptığı IŞİD ile İdlib’e hükmeden HTŞ arasında fark olmadığını belirten Taştekin, “Tek fark birinin biraz daha takiyyeci ve maslahatçı olması. Peki, Türkiye’nin ateşe atılması anlamına gelen Amerikan kışkırtmasının arkasında ne tür bir destek var? Açıklamalara bakılırsa Jeffrey atılacak adımları koordine etmek için gönderildi. Nedir bunlar? Bilmiyoruz” diyor.

ABD Başkanı Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Robert O’Brien’in “İdlib’e askeri olarak müdahale edeceğimizi sanmıyorum. Durum çok kötü. Fakat biz Rusların, İranlıların ya da Esad’ın tüm eylemlerini durdurma pozisyonunda değiliz. Oradaki kötü durumu sona erdirecek sihirli bir şey yok” sözlerinin “Türkiye gereğini yapsın biz arkasında duralım” seçeneğini dışlamadığını ifade eden Taştekin, şunları belirtiyor:

“Fakat bu seçenek TOW gibi güç dengesini etkileyecek türden silah temini ya da başka her ne ise Rusya’nın kararlılığını etkiler mi? Elbette Türkiye’ye kapıları açık tutmayı önemsemekle birlikte Putin’in Eylül 2015’ten beri yürüttüğü savaşta elde ettiği sonuçları tersine çevirecek bir yola girmesi beklenmiyor. Böyle bir şey uluslararası sahnede Rus yıldızını yeniden parlatan stratejiyi hızlıca söndürür.”

“Rusya’nın, Suriye’nin arkasında sapa sağlam dururken Türkiye’nin önünden çekilmesi de olası bir senaryo olarak değerlendirilebilir” diyen Taştekin, şöyle devam ediyor:

“Bu seçenek Türkiye’yi doğrudan Suriye ordusu, İran unsurları ve diğer milis güçleriyle karşı karşıya getiriyor. ABD’nin koruyucu bir kalkan işlevi görmediği bir durumda bu tür bir seçeneğin Erdoğan’ın tercihi olduğunu sanmıyorum. Rusya ile köprüleri atmayı göze alabilecek kadar Erdoğan’ın eli rahat değil. Tam teşekküllü bir savaştan kaçınıp şöyle ya da böyle Suriye sahnesinde var olmak için Moskova’nın vereceği güvenceleri hâlâ önemsiyor. Putin’le görüşme ve heyetler arası müzakereleri sürdürme kararı da bunu gösteriyor.

Putin de Türkiye ile cepheleşerek İdlib’in bir NATO meselesine dönüşmesini istemiyor. Rusya’nın Suriye’deki stratejisi başından beri aynı istikamete gidiyor. Niyet, amaç ve hedefte bir sapma yok. Amerikalılar şimdi Türkiye’yi nereye itiyor, asıl bakılması gereken nokta burası.”

 

Yazının tamamına buradan ulaşabilirsiniz

 

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İlgili Haberler