Diyarbakır’da “Kürt Tarihi” söyleşileri

Diyarbakır’da “Kürt Tarihi” söyleşileri

7. Diyarbakır Kitap Fuarında “Cumhuriyet’in Kürtlere, Kürtlerin Cumhuriyet’e bakışı” başlıklı söyleşi ile “Kürt sorunu bağlamında ulus, sınıf, siyaset” başlıklı söyleşiler düzenlendi.

A+A-

Evrensel

 

7. Diyarbakır Kitap Fuarı'nda Sor Yayınları ve Dilop Dergisi “Kürt sorunu bağlamında ulus, sınıf, siyaset” adlı söyleşi düzenledi. Söyleşiye konuşmacı olarak Akademisyen Cuma Çiçek ve Evrensel Gazetesi Yazarı Yusuf Karataş katıldı.

Akademisyen Cuma Çiçek, sunumunda Diyarbakır’ın sınıfsal açıdan parçalanmış bir şehir olduğunu ifade ederek “Kürt meselesi bağlamında artık Diyarbakır’da sırıtan, çok göze batan bir durum var. Bir yandan hâlâ devam eden bir ulusal mücadele diğer yandan bir sınıfsal ayrım söz konusu” dedi.  Çiçek, buradaki durumu Kürt kimliği altındaki bir birlik ile okuma şansının olmadığını söyledi.

 

“ALT SINIF HAREKETİNDEN ORTA SINIF HAREKETİNE DÖNÜŞTÜ”

Cuma Çiçek, bu değişimin ardında köklü bir durum olduğunu ifade ederek Diyarbakır merkezli ana akım Kürt siyasetinin '99 sonrasında çok ciddi yapısal bir dönüşümü olduğunu belirtti. Hareketin kabaca bir alt sınıf hareketinden alt ve orta sınıf koalisyonuna dönüştüğünü belirten Çiçek, özellikle legal siyasette orta sınıfın etkinliğinin daha da artmaya başladığını ifade etti.

'90’lardan itibaren kırdan kente doğru oluşan hareket ve zorunlu göçle beraber Kürt siyasetinin de kırdan kente geçtiğini belirten Cuma Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü: '99’un ardından Kürt hareketinin bir yerel yönetim deneyimi ortaya çıktı. Bir belediye ve STK ağırlıklı legalleşme deneyimi yaşandı. İkinci olarak bir Avrupa Birliği süreci vardı. 1999’un ardından Kürt hareketinin söylemlerinde değişiklik oldu. Silahlı dönemin bittiği ve artık bunu siyasi bir çözüm etrafında çözmeye dair demokratik cumhuriyet içerisinde bir çözüm arayışının olmasıydı. Bununla bağlı olarak bir diğer neden de belediyelere ve STK’lere bağlı olarak bir kurumsallaşma sürecinin yaşanmasıydı.

 

“KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜLMEK İSTENMEMESİ COĞRAFYADAKİ EGEMENLİK SORUNU"

Evrensel Gazetesi Yazarı Yusuf Karataş ise sunumunda, ulusal sorunun bir toprak sorunu olarak anlam kazandığını ve ulusun kendi üzerinde yaşadığı topraklarda egemen ve hak sahibi olma meselesi olduğunu belirtti. "Kürt sorununun çözülmemesi Türk burjuvazisinin Kürt coğrafyasındaki kendi egemenliğini paylaşmak istememesinden kaynaklı” diyen Karataş, Kürt sorununun çözümünü iki siyasetçinin dile getirdiğini söyleyerek şöyle devam etti: Özal’ın fedarasyon tartıştırmasının arka planında Kürt’e bir şey vermekten çok Türk burjuvazisine daha çok şey kazandırma fikri vardı. Erdoğan son süreçte görüldüğü gibi Suriye’deki durumla bağlantılı olarak bölgesel liderlik, yeni Osmanlıcılık dediğimiz yeniden egemen olma isteğinden Kürtleri yedekleyebilme, Suriye’deki rejimi devirerek bu süreci başka türlü yürütme hesabını yaptı. Beklentisi gerçekleşmeyince, Kobane sürecine bağlı olarak çözüm tutumundan vazgeçerek başka bir politikaya yöneldi. Bu iki örnek, vermekten çok almaya dayalı siyaseti ortaya koyuyor.

7. Diyarbakır Kitap Fuarında gerçekleştirilen bir diğer etkinlik Tarihçi-Yazar  Ayşe Hür ve Tarihçi-Yazar Erdoğan Aydın konuşmacı olarak katıldıkları “Cumhuriyet’in Kürtlere, Kürtlerin Cumhuriyet’e bakışı” başlıklı söyleşi idi.

Söyleşide ilk olarak söz alan Erdoğan Aydın, “Türkler ve Kürtler kelimesinin üstüne Türk egemen sınıflarını yerleştirmemiz gerekiyor. Bu tabi onları tümü ile suçsuz kılmıyor. Ama asli failin bu toprakların geleceğine dair politika belirleyen ve bu politikayı uygulayan egemen sınıflarda aranması gerekiyor. Bu açıdan aslında sosyalist literatür bizim işimizi daha kolaylaştıran, sap ve samanı birbirine karıştırmadan tahlil yapmamızı sağlayan bir anlam taşır diye düşünüyorum” dedi.

Daha sonra söz alan Ayşe Hür ise “Yunan milleti, Rum milleti, Yahudi milleti, Kürt milleti dediğimiz zaman sözünü ettiğimiz ayrı bir kavramdır. İkisini ayıran ne vardır diye sorarsanız, en önemli şey birinin bir siyasi gelecek tasavvuru ve projesinin olmasıdır. Millet bu anlamıyla modern bir kavramdır” dedi. Konuşmasında Sevr anlaşmasına da değinen Hür, Türk milliyetçileri açısından kabul edilemez bulunan bu anlaşmanın Türkiye’de yaşayan azınlıklar bakımından bazı önemli haklar tanıdığını hatırlattı.

Sivas Kongresi’nden sonra beş protokol imzalandığını ve bunlardan ikisinin gizli tutulduğunu söyleyen Hür, Amasya protokolünde Kürt halkının haklarına yer verildiğini söyledi. Konuşmasında Kürtleri zor bir dönem beklediğini de söyleyen Hür, “Umarım geçmişin dersleri ile bugünün olanaklarını çok iyi bir şekilde birleştirerek kendilerine güzel bir gelecek kurarlar” dedi.

 

 

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.