Anadil, ana sütü gibi helaldir!

Anadil, ana sütü gibi helaldir!

.

A+A-

 

Abuzer BALΠ HAN

Bilindiği gibi her yerde ve herkesçe bilinen ve tekrarlanan bir söz vardır. Denilir ki "Aklın yolu birdir!“ Evet "Aklın yolu birdir!“ Esas olan da o doğru yolu bulmaktır. Dünyanın en kadim milletlerinden biri de Kürtlerdir. Kürtler tarihte büyük devletler kurmuş olsalar da günümüzde tüm insani haklarından yoksun olarak yaşamaktadırlar! Türkiye Cumhuriyeti gibi modern bir ülkede Kürtler kendi anadillerinde halen eğitim yapamamakta, dönem dönem de Kürtçe yasaklı bir dil olarak hayatın her alanında varlığını dayatarak sürdürmektedir. Kürtler ve Kürtçe üzerindeki yasaklar cumhuriyetin ilk meclisinde alınan kararlarla varlığını günümüzün meclislerine kadar miras olarak bırakılmıştır…

Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Adıyaman’da yaptığı halk toplantısında “Kürt sorunu var, bunun çözümü de devletin temel hak ve özgürlüklerle ilgili sapasağlam bir tutumundan geçiyor” dedi. Adı geçen toplantıda Babacan, ANKA’nın haberine göre Kürt sorununa, gündemdeki zincir market tartışmasına ve ‘Altılı Masa’nın çalışmalarına değinen Babacan’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle: Konuşmasını „Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan“ Bir yanına Bahçeli’yi, bir yanına Perinçek’i aldı, “Kürt sorunu diye bir şey yok kardeşim!” diyor. Bir tarafında Bahçeli, bir tarafında Perinçek olunca zaten diyeceği başka bir lafı da yok. Sayın Bahçeli, Adıyaman’a en son ne zaman gelmiştin? Ankara’da otururken konuşmak kolay. Esiyor, gürlüyor oradan.“ dedi.

Babacan, konuşmasının önemli bölümünde:“Kürt sorunu var, bunun çözümü de devletin temel hak ve özgürlüklerle ilgili sapasağlam bir tutumundan geçiyor.“ diyerek konuşmasını sürdürür. Yerinde olan bu tesbiti resmi makamlara dayatmak Kürtlerin ve Türkiye demokrasi güçlerinin ortak hedefi olmalıdır…

Uluslararası alanda anadilin önemi

Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Genel Kurulu 1999 yılında, 21 Şubat gününü “Uluslararası Anadil Günü” olarak kabul etmiştir. 2000 yılından beri de kabul edilen bu tarih “Uluslararası Anadil Günü” olarak bir çok ülkede kutlanılmaktadır. Yine UNESCO 2008 yılını “Uluslararası Diller Yılı” ilan ederek yayınladığı “Tehlike Altındaki Diller Atlası“na göre, dünyada devlet koruması altında olmayan dillerin gittikçe zayıfladığını ve yok olmayla yüz yüze olduklarını açıklamıştı. Uluslararası bir kuruluş olan "National Geographic"in 2005 yılında yaptığı araştırmaya göre, dünyada 6912 dilin varlığı tespit edilmiş. Bu dillerin bir kısmının yok olmaya yüz olduğu, hatta birkaç ayda bir, bir dilin konuşma sahnesinden çekilerek yok olduğu yapılan çalışmalar sonucu ortaya konuldu.

Yıllardır YÖK ve diğer devletin eğitim kurumlarında bir Kürdoloji Enstitüsü’nün açılması için baş vurularda bulundum. Çoğu başvurularıma yanıt verilmediği gibi bunun karşılığında suç işleyen bir kişi gibi pasaportuma el konularak, sonraları 20 yıl kadar vatandaşlıktan atılma gibi uygulamalarla karşı karşıya kaldım. Fakat en sonunda Munzur Üniversitesi Rektör ve heyetleri beni ziyaret ederek Kürdoloji Bölümü’nün açılması ricasında bulundular. Bu teklifi yerinde bularak tüm zorluklara rağmen kabul ettim. Bu sefer de rektörlük tayin yapmada yaşlılığımın öne sürülmesi engeliyle karşılaşmıştı! Munzur Üniversitesi bünyesinde Kürdoloji iki bölümden oluşacaktı. Birinci bölüme esas olarak Kurmanci, ikinci bölümde ise Kırmancki (Zazaki) esas alınacaktı!  Bilinmeyen bir etki ile Kurmanciyi esas alan bölümü açamadılar! Sadece Kırmancki (Zazaca-Dımıli) bölümünü açtılar. Açılan bölüm ise Kürt dil birliğini savunmanın ötesinde ayırımcı ve politik bir amaç gütmekteydi. Bu konuya devlet resmi olarak bilimsel bir yöntemle el atmadıkça, Kürtçe anadilde eğitim de yüzyıldan bu yana olduğu gibi  çözümsüzlükle sürüp gidecektir!..

Devletin bazan olumlu atılımları olsa da gerisini getitemediği için bu konu daha da karma karışık oluyor. Örneğin Mardin Artuklu Üniversitesi‘ndeki Kürt Dili ve Edebiyatı Bölümü açıldığından bu yana epeyce mezun verdi, Fakat mezun olanlara iş verilmedi. Çoğu öğretmenler mağdur oldular. Munzur, Bingöl ve Şanlıurfadaki Kürt Dili ve Edebiyatı Bölümlerinde ise ağırlık Zazaca‘ya verilmekte ve Kürtçe‘nin en büyük diyaleği olan Kurmanci ya görülmek istenmiyor ya da Kürtlerarası diyaloğun aksaması gizlice işlenilmektedir. Zazaca, İrani Diller içerisinde en az yazılıp okunan bir dildir. Kurmanci lehçesi ise dünya Kürdoloji İnstitülerinde modern bir Hint-Avrupa Dil Ailesi‘ne ait  bir dil olarak okutulmaktadır…

Yukarda anlatılan tüm olumsuzluklara rağmen  Türkiye’de kanunen izin verilen dört seçmeli ders arasında, ilkokulda „Kürtçe Anadil Eğitimi“ kanunla izin verilmiş önemli bir adımdır. Kürt ana ve babalar bu haklarını kullanarak ,anadilleri  olan Kürtçeye sahip çıkmalıdır. Zira „Anadil ana sütü kadar helaldir!“

Seçmeli ders olarak Kürtçe Anadil Eğitimi’ni bu yıl Diyarbakırlı ana ve babalar sahip çıkarak seçtikleri haberi „Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) Diyarbakır’da Kürtçe seçmeli dersini seçen 120 öğrenciye tablet hediye etti.“  Haberde „Bugün, Kürtçe dersini seçen 120 öğrenciye hediyelerinin verilmesi için bugün DTSO tarafından bir program düzenlendi. Kürtçe dersini seçen 120 öğrenciye DTSO tablet hediye etti!“ Bu güzel haber hiç yoktansa, olduğu kadarıyla insana bir teselli armağanı bile sayılır!..

Dünyada 3600 dil yok olmayla karşı karşıya

Türkiye'de ise birbirinden farklı olan 28 dil var. UNESCO’nun yayınladığı dil atlasına göre, Türkiye’de konuşulan bu 28 dilden 18'i yok olmanın eşiğinde ve 3 dilin ise kaybolduğu belirtiliyor. Kaybolan diller arasında Kapadokya Yunancası, Mlahso ve bir Kafkas dili olan Ibıh dili yer almakta.

Tehlikede olan diller arasında ise Abazaca, Homşetsi (Hemşince), Lazca, Pontus lehçesi (Rumca), Romanca (Sinti) ve Çerkesce yer alıyor. Adı geçen dillere Kırmancki’yi de (Zazaca) eklemek gerekir. Son yıllarda Kırmancki üzerinde yapılan çalışma ve yayınlar olsa da henüz bu tehlikeyi bertaraf edecek düzeye ulaşmış değil. Genel olarak Güney Kürdistan’da Soranice devlet dili olarak bir bilim ve edebiyat dili olmuşken, Kırmancki (Zazaca-Dımılibe) ve Kurmanci’nin (Kırdasi-Kurdî) de birer modern yazı dili olmaları beklenen arzudur. Son yıllarda Kürt Dili ve Edebiyatı üzerindeki yasakların nisbeten azalması ve devletçe kaldırılan yasaklar neticesinde konuşma ve yazı dili gittikçe gelişmeler kaydetmektedir.

Dünya dillerinin tahminen ancak 300 kadarının resmi devlet dili veya devletlerin koruması altında olduğunu düşünürsek, geriye kalan 3600 kadar dilin her zaman yok olmayla karşı karşıya olduğunu söylemekte yarar var!.. Yapılan bir dil araştırmasına göre 1950 yılından günümüze kadar, dünyada yok olan dil sayısı 230 kadardır. Bu rakam da neredeyse her yıl yaklaşık dört dilin tarih sahnesinden silinip yok olduğunu gösteriyor. Bu konuyu sadece dil ile sınırlamak doğal olarak yeterli değil. Zira bir dilin yok olması demek, o dili konuşan halkın, başka bir halk tarafından asimile edilerek, tarih sahnesinden silinip kaybedilmesi demektir.

Bir insanın en temel haklarından biri olan anadilini yasaklamak ve yok etmek, uluslararası insan haklarına da aykırıdır. Türkiye'den yabancı ülkelere göç eden işçi ve çocuklarının anadilleri olan Türkçe, Kürtçe yurtdışında gittikçe ve özellikle de gençler arasında zayıflamakta olup, şimdiden birçok çocuğun yaşadıkları ülkenin dilini konuşarak, kendi anadillerine yabancılaşmaları, ilerde telafisi zor olan olumsuzluklara yol açacaktır. Bu durum ister istemez kendisiyle birlikte bir asimilasyonu da gerçekleştirecektir. Kürt ana ve babalar anadillerine önem vermeli. Anadilini iyi bilen bir öğrencinin, kendi dilinin yanı sıra birkaç yabancı dili daha öğrenmesi de kolaylaşır. Anadil, bir insanın varlığı ve onurudur. Genel anlamda dil, halkların kimliği anlamını da birlikte taşır. Anadilini öğrenmek ve onunla temel eğitimini almak, insan hak özgürlüklerinin kopmaz bir parçasıdır.

Türkiye’de birden fazla dilin konuşulduğu bilinen bir gerçek. Bu diller arasında sadece Türkçe resmi bir dildir. Bu çok dillilik sadece Türkiye’ye özgü bir durum değildir. Çok dilli ülkelerin sayısı dünyada oldukça fazla. Örneğin dünyada 194 devletten, 113 devletin birden fazla resmi dili var. Çok dilli memleketlerden biri de Çin'dir. Çin’de konuşulan dil sayısı 51, Bolivya'da 37, Hindistan'da 36, Rusya'da 34, Türkiye’de 28, Güney Afrika Cumhuriyeti'nde 11, İtalya'da 11, İngiltere'de 10, ABD'de 8, İran'da 8, Irak'ta 4, İsviçre'de dört kantonda tam dört tane resmi dil var. İsviçre’nin bu dil konusunda örnek oluşu, aynı zamanda çağımızın da çok kültürlülük çalışmalarına örnek teşkil etmektedir. Konuşulan diller arasında Almanca, Fransızca, İtalyanca ve Romanş dilleri yer alır. Bu dillerden Almanca daha çok Almanya’ya sınır olan bölgede ve orta kesimde, Fransızca ülkenin batı kesiminde Fransa ile sınır teşkil eden bölgede, İtalyanca güney bölgesinde İtalya’ya kakın olan bölgede, Romanş dili ise güney-batı bölgesinde konuşulmaktadır. Kantonların bazıları çift dilli olup, ayrıca İngilizce dili, yabancı dil olarak okumuş olan kesimlerin genel olarak ortak anlaşma dili konumundadır.

Yine UNESCO ve dilbilimcilerin çalışmalarına göre, dünyada sosyal ve ekonomik olarak güçlü olan devletlerin dilleri, diğer dünya dillerine egemendir. Dünyanın her yerinde konuşulan İngilizce'nin neredeyse uluslararası bir anlaşma dili konumuna gelmiş olması, bu dilin önemini artırmaktadır. Yine Almanca, Fransızca, İspanyolca, Rusça ve Çince gibi dillerin birçok ülkede konuşularak, diğer azınlık dillerini etkileyerek ezdiği, Amerika, Afrika ve Avustralya gibi kıtalarda konuşulan yerli dillerin zamanla bu baskın dillerin etkisinde kalarak unutulduğu da bilinen gerçek. Bu tarihi gerçeğe Türkiye metropollerinde yaşayan farklı halkların zamanla asimile edilerek kendi dillerini unuttuğu, sadece Türkçe konuştukları örnek olarak verilebilir. 

Günümüzde UNESCO birçok ülkede tehlike altındaki diller için bazı koruma ve geliştirme programlarını uygulamaktadır. Her devlet kendi içinde konuşulan dil ve kültürleri yaşatmak ve gelişmelerini sağlamakla sorumludur. Türkiye gibi çok dilli olan bazı ülkelerde, bu dilleri koruma bir yana, konuşulan dilleri yasaklayarak onları tarih sahnesinden nasıl sileceklerinin hesabı yapılır!..

Dil, toplumsal hayatın en önemli damarlarından biridir. Anadil ise hayatın ta kendisidir. Bizden önceki kuşaklar da dillere çok önem vermişlerdir. Atalara göre kendi anadilinden başka birkaç dili konuşan birinin, bildiği dil kadar kişiliği bünyesinde barındırdığı söylenir.  Denilir ki; "Bir lisan bir insan; iki lisan iki insan!“ Dilsiz hayat olmaz! Her insanın anadili, kendisine ana sütü gibi helaldir.

        Dilbilimci

 (Türkolog-Kurdolog)

   Abuzer BALΠ HAN

 

 

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.