Alınak: Ev hapsim kalkmazsa cezaevine girmeyi talep edeceğim

Alınak: Ev hapsim kalkmazsa cezaevine girmeyi talep edeceğim

Müebbetle yargılanan “ev hapsi"ndeki Kürt siyasetçi Mahmut Alınak, “Doğup büyüdüğüm evin hapse dönüşeceğini tahmin etmezdim” diyerek, cezanın kaldırılmaması durumunda cezaevine girmeyi talep edeceğini söyledi. 

A+A-

Kürt siyasetçi Mahmut Alınak, gözaltına alındıktan sonra 17 Şubat’ta çıkarıldığı mahkemece, “Devletin birliğini bozmak” iddiasıyla tutuklandı. Müebbet hapis cezasıyla yargılanan ve 13 Mayıs’ta görülen ilk duruşmada tahliye edilen Alınak, 4 aydır ev hapsinde tutuluyor. “Kendi evinde hapis olmanın” tarihin bir cilvesi olduğunu dile getiren Alınak, 24 Eylül’de görülecek duruşmada, ev hapsinin kalkmaması durumunda, tekrar cezaevine gönderilme talebinde bulunacağını söyledi. 

 

KENDİ EVİNDE HAPİS

 

Doğup büyüdüğü evin hapse dönüştüğünü dile getiren Alınak, “Cezaeviyle kıyasladığınızda ev hapsinin kendine göre zorlukları var. Bir kere evde yalnızsınız. Cezaevindeyken hücrenizde hiç değilse birkaç arkadaşınız var ve arkadaşlarınızla her konuda konuşma şansınız oluyor. Ancak şuan benim öyle bir durumum yok. Cezaevindeyken sürekli yazıyordum ama şimdi evde hapisim ve ev temizliği, yemek yapmak gibi sorunlarım var. Çünkü yemek ya da temizlik yaparken yazacağım şeylerle ilgili konsantrasyonumu kaybediyorum. Dikkatim dağılınca da yazmaya odaklanamıyorum. Cezaevinde olduğu gibi evde de sabahları erken kalkıp çalışmaya başlıyorum. Özellikle Malakanlar’ı yazdığım, ‘Tanrının sesi Davo’ adlı kitabım üzerinde çalışıyorum. Zaman zaman ziyaretçilerim geliyor. Genelde zamanımın çoğu okumak ve yazmakla geçiyor” dedi. 

 

‘KELEPÇE ONURSUZCA BİR DURUM’

 

Ayağına takılan ve 2 ay önce çıkarılan elektronik kelepçeyle ilgili konuşan Alınak, “Kelepçeyi çok onursuzca bir şey olarak görüyorum. Kelepçe bir kölelik halkasıdır” dedi. Alınak, “Bana TEM’de kelepçe takmak istemişlerdi ancak ben reddetmiştim. Daha sonra tutuklandım ve cezaevine götürüleceğim sırada da kelepçe takmak istediler onu da reddettim. Cezaevinde de yine bir kaza geçirdim ve hastaneye götürülmek istendim. Ancak yine kelepçe takmak istediler ‘ya ölüm ya kelepçe’ seçeneğiyle karşı karşıya kaldım. Ben ölümü tercih ettim ve kelepçe takmadım. Tahliye olunca bu kez ayak bileğime kelepçe takmak istediler. Aslında orada onu reddederek, cezaevine dönmek istedim ama çevremdeki insanlar, ‘dışarıdakilere bu durumu anlatamazsın. Şimdilik elektronik kelepçe takılmasına izin ver, itiraz edilir sonra çıkartırlar’ dedi. Ben de orada ayaklarıma elektronik kelepçe takıldı. Bir ay sonra ise çıkarıldı. Ama şuan ise ev hapsi sürüyor” diye konuştu. 

 

‘GEÇEREK ÖZGÜRLÜĞE ULAŞAĞIZ’

 

Mücadeleciler için cezaevinin korkulur bir yer olmadığını hatırlatan Alınak, şöyle devam etti: “Mücadele açısından zindanda da olsam evde de olsam kendimi 18 yaşındaki bir delikanlı olarak görüyorum. Bu nedenle ne hapishane hücreleri ne de ev hapsi benim o dirençli inancım karşısında duramaz. Ben, hapishaneyi özgürlük ve onur söz konusu olduğunda çocuk oyuncağı olarak görüyorum. Hapishane korkulur bir yer değil. İnsanlarımız hapishanelerle, işkencelerle, sürgünlerle korkutulmaya çalışılıyor. Anne babalara ve halkıma vereceğim mesaj şudur; cezaevi hücreleri ve zindan sanıldığı gibi korkulan yerler değildir. Biz o cezaevi hücrelerinden geçerek özgürlüğe ulaşacağız. Özgürlük çiçekleri o cezaevi hücrelerinden geçildikten sonra burcu burcu açılacaktır.” 

 

YENİ KİTABINI ANLATTI

 

Yayına hazır bir kitabının olduğu bilgisini paylaşan Alınak, kitabında siyasi bir tutsağın geçirdiği evreleri yazdığını söyledi. Alınak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kısa bir süre sonra yayınlanacak olan kitabımın adı ‘Değişim’. Bu kitabımda PKK davasında hüküm giyen bir Kürt gencin hikayesini yazıyorum. Bildiğiniz gibi Franz Kafka dönüşüm adlı kitabında bir böceği yazmıştı. Ben de değişimi yazıyorum. Ama ben bir insanı, siyasi bir tutsağın geçirdiği değişim evrelerini yazıyorum. Bunun yanında bir de yeni çıkan bir kitabım var. O da ‘Hendekteki Gelincik’ adlı romanım. Bu romanımda ise Ankara’da mutlu bir şekilde başlayan ama Nusaybin’deki o kanlı hendeklerde son bulan hazin bir aşkı anlatıyor. Romanın kahramanı Dilşa genç Kürt kadını, vatanına ve toprağına duyduğu özlemle, Ankara’daki rahat hayatını bırakıp Nusaybin’e dönüyor. Dilşa, halkına ve vatanına duyduğu özlemi ne yazık ki hendekte canıyla ödüyor. Dilşa’nın bu aşkı bizim için geleceğe ışık tutacaktır.” 

 

‘BU ZORBALIKLAR BİZİ YILDIRMAYACAK’

 

24 Eylül’de duruşmasının olduğunu hatırlatan Alınak, ev hapsi cezasının kalkmaması durumunda tekrar cezaevine gönderilmeyi talep edeceğini belirterek şunları söyledi: “Özgürlük ve onur söz konusu olduğu zaman zaten hapis yatmak çocuk işidir. Halkıma şunu söylemek isterim ki; çok mutluyum ve bu zorbalıklar, haksızlıklar ve zulüm bizi yıldırmayacak. İçimizdeki özgürlük ateşini daha da çok harlayacak.” 

 

MA / Özlem Yayan 

 

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.