Ali Babacan: Sadece güvenlik enstrümanlarıyla sorun çözülmez

Ali Babacan: Sadece güvenlik enstrümanlarıyla sorun çözülmez

.

A+A-

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, hasta mahpuslar, siyasi partilerin ittifak durumu, yeni bir süreç beklentisi ve Türkiye'nin dış politikasına ilişkin sorulara yanıt verdi.

Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Genel Başkan Ali Babacan, partisinin düzenlediği iftar programına katılmak üzere dün Diyarbakır'daydı. Partisinin Dağkapı Meydanında düzenlediği iftar programına katılan Babacan, esnaf ziyaretini yaptıktan sonra teravih namazını Sur İlçesinde bulunan Ulu Camide kıldı. Cami çıkışında gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

BABACAN: TEMEL HAKLAR ASLA PAZARLIK KONUSU YAPILAMAZ

Türkiye'de yoğunluğu düşük olsa da, sınır ötesinde çatışmalar devam ediyor. Toplumda ise yeni bir süreç beklentisi var. Yeni bir sürece ilişkin görüşü sorulan Babacan, Türkiye'de son 15 yılda farklı dönemlerde farklı politikalar izlediğini hatırlatan Babacan, “İyi niyetle yapılan her işin olumlu olduğunu düşünüyoruz. Hatalar, eksiklikler olabilir ama topyekûn yapılanları, çabaları yok saymak ve karalamak ta doğru değil. Dolayısı ile biz yepyeni bir bakış açısıyla yürüyoruz. Biz öncelikle kendi vatandaşlarımızın, eşit vatandaşlar olarak temel hak ve özgürlükleri konusunda her alanda günümüzün evrensel hukuk standartlarına, temel hak ve özgürlük standartlarına ulaşmaları gerektiğini düşünüyoruz. Temel hakların asla pazarlık konusu yapılmaması gerektiği, hakların aynen tanınması gerektiği de çok temel bir konu. İnsan olmaktan kaynaklanan her türlü hakkın aynen devlet tarafından tanınması esastır. Öte yandan eğer bir şiddet varsa, yöntemi şiddet olarak benimsemiş bir örgüt varsa bununla ilgili mücadeleyi mutlaka doğru bir şekilde vermek gerekiyor. Bu mücadelenin sadece ve sadece güvenlik enstrümanları ile değil, her türlü enstrümanı, başta ülkeler arası siyasi diyalog olmak üzere, her türlü enstrümanı kullanarak ancak verilmesi gerekir. Temel hak ve özgürlükler konusunu şiddetle mücadeleden tamamen ayırıp, iki ayrı hatta ele almanın şart olduğunu düşünüyoruz. Bu amaçla yola çıktık. Tabi ki bir seçim gerekiyor. Yönetime gelmemiz gerekiyor. Yönetimi ele almamız gerekiyor ki bütün bu sorunların üzerine kararlıkla gidebilelim” dedi.

TÜRKİYE KÜRDİSTAN İLİŞKİSİ: TEK BİR KİŞİNİN ŞAHSİ İLİŞKİLERİ İLE ŞEKİLLENMİŞ BİR DIŞ İLİŞKİLER SETİ VAR

Babacan’a Türkiye'nin Irak Federal Kürdistan Bölgesi ile son dönemde yaşanan yoğun diyalog ve ilişkileri de soruldu. Bu soruya Babacan, “Öncelikle Türkiye’nin bir dış politikası yok. Sadece Irak’la ilgili, sadece Suriye ile ilgili, sadece yakın çevremizle değil. Dış politikalarında tek bir kişinin duygularıyla, tek bir kişinin şahsi ilişkileri ile şekillenmiş bir dış ilişkiler seti var. Onun için dış politikaya baktığımızda çok sık u dönüşleri görüyoruz. Çok sık yalpalanmalar görüyoruz, çok sık zikzaklar görüyoruz. Bir tutarlılık, bir öngörülebilirlik maalesef yok. Türkiye’nin öncelikle bir dış politikaya ihtiyacı var. Bu dış politikanın hem değer bazlı, hem de ülkemizin çıkarlarını koruyan bir perspektifle yeniden ele alınması gerekiyor. Burada iki temel sütun var. Biri çok önemli olan ilkeler ve değerler, bir de ülkemizin çıkarları. İki sütunda sapasağlam yerinde tutarak dış politikanın tamamen revize edilmesi gerekiyor” cevabını verdi.

SINIR ÖTESİ ASKERİ HAREKÂT: SADECE GÜVENLİK ENSTRÜMANLARIYLA SORUN ÇÖZÜLMEZ

Kürdistan Bölgesinde devam eden askeri harekâtla İktidarın bir başarıya ihtiyaç duyduğu, bu askeri harekâtla muhalefetin siyaset alanını daraltıp daraltılmadığı da soruldu.  Bu soruya Babacan, “Şiddeti yöntem olarak benimsemiş bir örgütle mücadelede güvenlik enstrümanları tabi ki var, tabiki  kullanılır. Ama sadece güvenlik enstrümanlarıyla da sorunun çözülemeyeceğini bilmemiz lazım. Daha kapsamlı bir yaklaşım lazım. Çatışma çözümü başta olmak üzere, yepyeni bir düşünce ile yepyeni bir yaklaşımla ama belki de en önemlisi bölge ve ötesi yapılacak sağlam bir diyalogla bu şiddet sorununa mutlaka çözüm bulmak lazım” cevabını verdi.

AYSEL TUĞLUK VE HASTA MAHPUSLAR: YÜRÜTMENİN MÜDAHALESİ VAR

Sorulardan biri de Aysel Tuğluk ve hasta tutukluların tahliye edilmemesi ile ilgili soruydu. Hürriyeti kısıtlayıcı yaptırımlarda gözaltı, tutukluluk ve hükümlülüklerin objektif kriterlere göre değerlendirilerek ve insani değerlere göre uygulaması gerektiğini belirten Babacan, “Aynı durumda olan tutuklu ve hükümlülerin farklı bölgelerde, farklı insanlar için, farklı yöntemlerle karşı karşıya kalmaları doğru bir şey değil. Hukuk tek olmalıdır. İlkeler tek olmalıdır ve tüm Türkiye’de tüm tutuklu ve hükümlüler için kural tek olmalıdır ve herkes için eşit adil işletilmelidir. Esas olan budur. Ama şunu görüyoruz. Siyasi içerikli her türlü davada, siyasi içerikli her türlü yargı sürecinde maalesef yoğun bir hükümet, yoğun bir yürütme müdahalesi var. Yürütme müdahale ettiği anda orada yargının kendi özgün işleyişi kalmıyor. Yargı da tutarlılığını kaybedebiliyor. Kararlar tutarlı, bazen de insani olmuyor” dedi.

ÜÇLÜ İTTİFAK: ŞU ANDA BİZİM GÜNDEMİMİZDE YOK

Bir diğer soru Saadet, DEVA ve Gelecek Partileri’nin oluşturacağı belirtilen üçüncü ittifakla ilgili soruydu. “Siz üçüncü ittifaka kapılarınızı kapattınız mı” sorusuna Babacan, “Şu anda, bu gün için bizim gündemimizde böyle bir şey yok” cevabını verdi.

ALTILI PARTİ UZLAŞISI: PARLAMENTER SİSTEME GEÇİŞ VE SEÇİM GÜVENLİĞİ

Babacan konuşmasının devamında altı siyasi partinin bir araya gelmesi konusuna da açıklık getirmek istediğini söyledi. “Bazen işler yanlış anlaşılıyor” diyen Babacan, şunları söyledi: “Biz altı siyasi parti olarak güçlendirilmiş bir parlamenter sistem üzerinde mutabık kaldık. Şimdi parlamenter sisteme geçiş sürecinin yol haritası üzerinde çalışıyoruz beraber. Aynı zamanda seçim güvenliği konusunda ortak bir çalışma kararı aldık. Şu ana kadar mutabık kaldığımız hususlar bunlar. İşbirliği alanlarını genişleterek sürdürmeyi de arzu ederiz. DEVA partisi olarak Şubat ayında yapılan ilk altılı masa toplantısında yazılı olarak ta taahhüt etmiştik. İşbirliği alanlarını genişleterek devam etme konusunda imzalı bir belge ile ortaya koymuştuk. Dolayısıyla bu gün için işbirliği alanlarımız belli. Eğer anlaşırsak, gönül ister ki bu uzlaşma alanları,  işbirliği alanları genişler. Türkiye bir an önce güçlü bir demokrasinin olduğu, temel hak ve özgürlüklerin doyasıya yaşandığı, eşit vatandaşlık ilkesinin tüm vatan sathında yaşatıldığı bir ülke haline gelir.”

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.