Ala Rengin Kürt Gençliğine Emanetdir

Ala Rengin Kürt Gençliğine Emanetdir

Diyar Budak

A+A-

Bir halkın, bir millettin ulus olması için bir çok kriter ve özelliğin yanı sıra bu kriterleri sembolize eden bir ”üst sembölü“ olmalı. Bu değerlere sahip olan halkların tümü ulus olma süreçlerini tamamlamış, kendi ulusunu devletleştirmeyi başarmışlardır. Yaşadığı cografyayı kendisine vatan ve devlet etmişse bu özgürlük simgesi olan bayrağını kendi toprağında ve ocağında dalgalandırabilir.


Çağımızda her ulusal devletin bir simgesi, özgürlüğünü sembolize eden bir bayrakları mevcuttur. Dünyada Birleşmiş milletlere üye 200 yakın ulus devletler bulunmaktadır. Her devletin kendi kültürüne ve değerlerine uygun sembolik bayrakları bulunmaktadır. Aynı zamanda bu o ulusun kendi kaderini özgürce tayin ettigi anlamına da gelmektedir.


Nüfüsunun on binleri bile bulamıyan, yaşadıkları toprak parçasının bir kaç köy büyüklüğünde yerleşim yerleri bile devlet olmayi başarmışlardır.


Biz Kürtler yeryüzünde devlet olarak faliyet gösteren devletlerin bir çoğundan daha büyük bir nüfus ve toprağa sahipken onların sahip oldukları hiç bir haka sahip olmayışımız ciddi şekilde sorgulanmalıdır. Belki bu halk kendi efendilerinden memnundur. Yada Kürt halkını temsil eden örgüt ve partilerin Kürdistanı temsil etmedikleridir.


Kürdistan halkının, uluslaşması ve devletletleşmemiz uzak bir hedef iken, içimizde bir örgüt tüm değerlerimizi hiçe saymaktadır. Hatta kendi kadrolarıda kurulmuş saat gibi bunların bu anti Kürt tavırlarına destek sunmakta veya sesiz kalmaktadırlar. Bu tavır din gibi afyonlaştırılmış bir partinin tavırlarında hiçte farkı olan bir tavır değildir.


Dini parti ve örgütler kendilerine, bayrağı, cenneti ve ölü yıkayıcı vaatlerini çoğaltırlarken, bir kısım kürt örgütleri de şehitlik ve ölümü kutsamaktadırlar. Oysa önemli olan özgür yaşamı,önemsemek ve kurtuluşumuz için kavga vermemizin önemli olduğudur. Verilen bunca bedellerin karşılığı, kazanım oldukça az ve elde edilmiş mevzilerin yok denecek kadar zayıf olmasıdır. Aksi halde bu durum, bize yıkım ve ölüm getiren bir savaş oyunu olmaktan öteye gidemez. Bu haklı mücadelemizde ulusal simgemiz olan bayrağımızın da yeri bir başka öneme sahip olmalıdır.

Bayrak ilk olarak 1920 yılında kurulan Teşkilat-ı İçtimaiye Cemiyeti tarafından renk ve şekli kabul edilerek millî bayrak olarak ilan edildi. 1927 yılında kurulan ilk modern Kürt örgütü Xoybûn Teşkilat-ı İçtimaiye Cemiyeti tarafından tasarlanan bayrağı, Kürdistan bayrağı olarak kabul etti. Ve o bayrak Ağrı başkaldırısında İhsan Nuri Paşa tarafından Ağrı Dağına dikilmiştir. Bu dört parça Kürdistan partilerince kabul edilmiştir. Dört renk ve ortada Newozu sembolize eden 21 ışıklı bir güneş bulunmakta. Kırmızı renk sehitlerimizi, beyaz barışı, sarı yaşamı, aydınlığı, yeşil toprağımızı, dağlarımızı anlatmakta diye yorumlanmaktadır. Zaman zaman güneş sembolu değişsede renkleri hep aynı olmaya devam etmiştir.


Halkımızın önemli bir değeri olan Ala Rengin korunmalı itibarsizlaştırmaya karşı tavır geliştirmeli ve her koşulda sahiplenilmelidir.


16 Ekim Kerkük`te ulusal değerimizi çiğniyen Iraklı çapulcunun cazalandırılması içinde bulunduğumuz ayın “Ala Rengin “günü kutlama olması nedeniyle önemli bir hamle olmuştur. Unutlmamalıdır ki bayrağı olmayan bir millet köle bir halk olarak yaşamaya mecburdur.


Mahabad Kürdistan Cumhuriyeti`nin kurulma aşaması olan,17 Aralık 1945 tarihinde Seyzade Ahmed tarafında dikilen Kürdistan bayrağı 22 Ocak 1945 tarihinde Kürdistan semasını süslemiş, özgürlügümüzü dünyaya haykırmıştır. Tarihimizde, dini bir önder olan Qadı Muhamed, Muhabad Kürt Cumhuriyeti’nin kurucusu ve Kürt bayrağını semalarımız çeken bir liderimizdir. Onu saygıyla yad ettigimizi söylemeliyim. Yenilgi sonrası, bu Kürt kadınınınn ellerinden nakşedilerek dikilmiş bulunan, Ala Rengin’i Molla Mustafa Barzani`ye armağan edilerek, geleceğin öngörüsünde bulunmuş bir şahsiyettir.


Zamanı geldiğinde tekrar dalgalandırmak için KDP lider kadrosu tarafında kendisine korunma sözü verilmiştir.


1991 Körfez savaşı sonrası Güney Kürdistan’da elde edilen kısmi haklardan sonra, bu parçanın semalarında 2003’ten günümüze kadara aralıksız dalgalanmaktadır ve 17 Aralık 2004 tarihinde Kürdistan parlementosu kararıyla Kürdistan Bayrağı Günü ilan edilmiştir.


Kürdistan bayrağına karşı olan örgütlerin nedenlerini anlamak mümkün degildir. Düşman devletlerin korkunç, bize karşı acımasız olduklarını bilmekteyiz. Düşmanına şirin görünmek ondan, korkmanın getirdigi Kürdün bayrağını sahiplenmemek utanç vericidir. TC devletine, kendisinin “ayrılıkçı olmadığını”ispatlar gibi, Kürdün bayrağını itibarsızlaştırma ve nefret söylemlerine rağmen işgalcilerin hışmından kurtulamıyacağınız ve af edilmiyeceğiniz bilinmelidir!


Ya da içinize girmiş bayrağınızı size kötülüyen, rotanızı size şaşırtmaya çalışn devlet “memurları” bulunmaktadır.


Halkımızın birlik sembolu olan bu ulusal simgemize hiç bir koşul altında saldırılar haklı olamaz. Hiç kimseye zarardan başka bir faydası yok iken, böyle anlaşılmaz bir Ala Rengin düşmanlığı her kürdü derinden üzmektedir.


Dilimizi, kültürümüzü, tarihimizi, bayrağımızı herşeyimizi inkar eden bu devlete “yardımcı “olmak, TC ile parelel söylemler, halkımıza ve Ala Rengin’e yapılmış büyük bir ihanettir.


1980’li yılların parti programlarına geri gidilmelidir. ayrı devlet, yani SERXWEBÛN istemek daha gerçekçi bir talep olarak günümüzdede acilyetini korumaktadır. Statüsü olmayan, hedefi ve amacı belli olmayan, içi boş “demokratik, demokrasi” için Kürt gençleri ölmemelidir.


“Bizden olmazsa Kürt illerinde Türk bayrağı dalgalanmaz demek” “devlet fikrini çöpe attık” ve bunu alkışlamak ne büyük bir gaflet olduğu gün geçtikçe daha net anlaşılmaktadır.


TC parlementosunda 3 işgalci islamcı partiyle beraber ABD nin KUDÜS’i başkent ilan etmesine gereksiz celallandınız. Kobanideki çaresizligimizi ve TC ye rağmen gelen ABD yardımını ne tez unuttunuz sayin HDPliler?


Bu yaramaz politika TC devletini ve Kürdistan’da HÜDAPAR güçlendirmekten başka birşeye yaramaz.
Kudüs konusunda HDPliler parlementoda, HÜDAPAR da Diyarbakır’da kınama protestosunda bulunyorlar. Bu ne yaman çelişki!


Kürdün namusu olan ülkesi yok, bayrağı yok her şeyi işgal altında. Kürdistan Bayrak günü olan 17 Aralık kutlamasında onlar Filistin bayraklarıyla İsraili ve ABD yi protesto edecekler. Bu ne satılmışlık!
Düşmanla aynı dinden olmak ayrı ulus olmaktan daha mi önemli?


Acaba TC devleti ile aynı dinden olmamızdan dolayı mı Kürtler devlet olamamışlar veya bunun için mi PKK kürdün devlet olmasına karşı. Bu tam bir sürü ve yalaka psikolojisi…


Her kürt Osman Baydemir’in kalbini göstererek “burasıdır Kürdistan demesi “tekdire laik bir davranış olduğunu altını çizerek söylemeliyim. Ve hemen sonrası HDP nin resmi açıklamasını olan,”Kürdistan derken asla bu kadim TC yi bölmek olmadığını söylemeliyiz “deyimini ve anlayışını Kürdistani bulmadığım için kınadığımı söylemeliyim.


Ne mutlu düşmanıyla ayrı din ve mezheplerden olanlara! Çünkü onlar devletlerini kurmayı başarmış miletlerdir.


Bizde Ala Rengin bayrağımızı, gök rengi Munzur, Dicle, Fırat nehirlerinin sularında yıkanarak dağlarımızın ve ovalarımızın semalarında özgürce dalgalanacağı günler yakındır.

 

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.